BAKARA SURESİ 87. Ayeti Sadık Türkmen Meali
Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.
وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَقَفَّيْنَا مِن بَعْدِهِ بِالرُّسُلِ وَآتَيْنَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ الْبَيِّنَاتِ وَأَيَّدْنَاهُ بِرُوحِ الْقُدُسِ أَفَكُلَّمَا جَاءكُمْ رَسُولٌ بِمَا لاَ تَهْوَى أَنفُسُكُمُ اسْتَكْبَرْتُمْ فَفَرِيقاً كَذَّبْتُمْ وَفَرِيقاً تَقْتُلُونَ ﴿٨٧﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve lekad | ve andolsun |
âteynâ | biz verdik |
mûsâ | Musa |
el kitâbe | kitap |
ve kaffeynâ | ve arkasından gönderdik, ardarda, ara vermeden |
min ba'di-hî | ondan sonra |
bi er rusuli | resûlleri |
ve âteynâ | ve biz verdik |
îsâ ibne meryeme | Meryem oğlu İsa |
el beyyinâti | beyyineler, açık kanıtlar |
ve eyyednâ-hu | ve biz onu destekledik |
bi rûhi el kudusi | Ruh'ûl Kudüs ile |
e fe | öyle mi, öyle ki |
kullemâ | her sefer, her defa |
câe-kum | size geldi |
resûlun | resûl, elçi |
bimâ | şey ile |
lâ tehvâ | hoşlanmadınız |
enfusu-kum | nefsleriniz |
istekbertum | kibirlendiniz |
fe ferîkan | böylece bir grup, bir kısmı |
kezzebtum | yalanladınız |
ve ferikan | ve bir grup, bazıları |
taktulûne | öldürüyorsunuz |
Andolsun ki, Biz, Musa’ya kitap verdik ve ondan sonra ardarda resûller gönderdik. Ve Meryem’in oğlu İsa’ya beyyineler (açık deliller) verdik ve onu Ruh’ûl Kudüs ile destekledik. Öyle ki, nefslerinizin hoşlanmadığı bir şeyle gelen resûle karşı, her defasında kibirlendiniz. Bu sebeple bir kısmını yalanladınız ve bir kısmını da öldürüyorsunuz.
BAKARA SURESİ 87. Ayeti Sadık Türkmen Meali
Andolsun, musa’ya Kitabı verdik. Ondan sonra birbiri ardınca peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa’ya mucizeler verdik. Onu Ruhu’lKudüs (Cebrail) ile destekledik. Sizin atalarınıza her ne zaman bir peygamber, hoşlarına gitmeyen bir şey getirdiğinde, kibirlenip (onların) bir kısmını yalanlayıp, bir kısmını da öldürmediler mi?
Sadık Türkmen