Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.


وَلَمَّا جَاءهُمْ كِتَابٌ مِّنْ عِندِ اللّهِ مُصَدِّقٌ لِّمَا مَعَهُمْ وَكَانُواْ مِن قَبْلُ يَسْتَفْتِحُونَ عَلَى الَّذِينَ كَفَرُواْ فَلَمَّا جَاءهُم مَّا عَرَفُواْ كَفَرُواْ بِهِ فَلَعْنَةُ اللَّه عَلَى الْكَافِرِينَ ﴿٨٩﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve lemmâ câe-hum kitâbun min indillâhi (inde allâhi) musaddikun limâ mea-hum ve kânû min kablu yesteftihûne alellezîne (alâ ellezîne) keferû fe lemmâ câe-hum mâ arafû keferû bi-hi fe la'netullâhi (la'netu allâhi) alâ el kâfirîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve lemmâ ve olduğu zaman
câe-hum onlara geldi
kitâbun bir kitap
min indillâhi (inde allâhi) Allah'ın katından
musaddikun tasdik edici, tasdik eden
limâ şeyi
mea-hum onların yanında
ve kânû ve oldular, idiler
min kablu önceden
yesteftihûne fetih ve zafer isterler
alellezîne (alâ ellezîne) onlara karşı
keferû kâfirler
fe sonra da, buna rağmen
lemmâ olduğu zaman
câe-hum onlara geldi
mâ arafû bildikleri şey
keferû inkâr ettiler
bi-hi onunla
fe böylece, bu sebeple, bu yüzden
la'netullâhi (la'netu allâhi) Allah'ın lâneti
alâ üzerine
el kâfirîne kâfirler

Ve onlara, Allah katından onların beraberindeki şeyi (Tevrat’ı) tasdik eden bir Kitap, (Kur’ân) geldiği zaman (o’nu kabul etmediler). (Kur’ân gelmeden) önce kâfirlere karşı (zor durumda kaldıklarında, Tevrat’ta bahsi geçen ahir zaman Peygamberi adına) fetih ve zafer için (Allah’tan) yardım istiyorlardı. Oysa, O bildikleri (Tevrat’ta vasfı bildirilen Peygamber) onlara gelince O’nu inkâr ettiler. Bu yüzden Allah’ın lâneti kâfirlerin üzerinedir.

BAKARA SURESİ 89. Ayeti Ali Ünal Meali

Öyle ya, Allah katından kendilerine yanlarında bulunan (Tevrat’ı, aslî haliyle onun İlâhî bir kitap olduğunu ve içinde bulunan Âhir Zaman Nebîsinin sıfatlarını) tasdik eden bir Kitap geldi; daha önce de, o sıralar kâfir bulunan (Evs ve Hazreç gibi toplu luk) lara karşı, (“Âhir Zaman Nebîsi gelecek ve o zaman sizi mağlûp ve perişan edeceğiz!” diye) galibiyet ve fetih dileyip duruyorlardı. (Öz çocuklarını tanıdıkları gibi) tanıdıkları (Âhir Zaman Nebisi) gelince, bu defa da O’nu ret ve inkâr ettiler. Allah’ın lâneti boynuna olsun o kâfirlerin!

Ali Ünal