Medine döneminde inmiştir. 11 âyettir. Sûre, adını 9. âyette geçen “el-Cumu’a” kelimesinden almıştır.


هُوَ الَّذِي بَعَثَ فِي الْأُمِّيِّينَ رَسُولًا مِّنْهُمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِهِ وَيُزَكِّيهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَإِن كَانُوا مِن قَبْلُ لَفِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ ﴿٢﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

huve ellezî bease fî el ummiyyîne resûlen min-hum yetlû aleyhim âyâti-hî ve yuzekkî-him ve yuallimu-hum el kitâbe ve el hikmete ve in kânû min kablu le fî dalâlin mubînin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
huve ellezî o ki, ... o'dur
bease beas etti, hayata getirdi, görevlendirdi
fî el ummiyyîne ümmîlerin, okuma yazma bilmeyenlerin arasında
resûlen resûl
min-hum onlardan, kendilerinden
yetlû tilâvet eder, okuyup açıklar
aleyhim onlara
âyâti-hî onun âyetleri
ve yuzekkî-him ve onları tezkiye eder, nefslerini tezkiye eder, temizler
ve yuallimu-hum ve onlara öğretir
el kitâbe kitap
ve el hikmete ve hikmet
ve in kânû ve eğer onlar ... iseler, sadece ... idiler
min kablu önceden, daha önce
le elbette, gerçekten
fî dalâlin dalâlet içinde
mubînin açık, apaçık

Ümmîler arasında, kendilerinden bir resûl beas eden (görevlendiren) O’dur. Onlara, O’nun (Allah’ın) âyetlerini okur, onları tezkiye eder (nefslerini temizler), onlara Kitab’ı (Kur’ân-ı Kerim’i) ve hikmeti öğretir. Ve daha önce (Allah'a ulaşmayı dilemeden evvel) elbette onlar, sadece açık bir dalâlet içinde idiler.

CUMA SURESİ 2. Ayeti Ahmed Hulusi Meali

O ki, ümmîler içinde kendilerinden Rasûl bâ's etti ki; onlara O'nun işaretlerini okuyan, onları saflaştıran ve onlara Kitabı (hakikat ve Sünnetullâh BİLGİsi) ve Hikmeti (oluşum sistemi bilgisi) öğretsin. Oysa onlar daha önce apaçık bir inanç sapıklığı içindeydiler.

Ahmed Hulusi