Mekke döneminde inmiştir. Kuvvetli görüşe göre, 91, 92, 93, 151, 152 ve 153. âyetler Medine’de inmiştir. 165 âyettir. Adını, 136, 138 ve 139. âyetlerde yer alan “el-En’âm” kelimesinden almıştır. En’âm, koyun, keçi, deve ve sığır cinsi ehli hayvanları ifade eden bir kelimedir.


بَدِيعُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ أَنَّى يَكُونُ لَهُ وَلَدٌ وَلَمْ تَكُن لَّهُ صَاحِبَةٌ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍ وهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ ﴿١٠١﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

bedîu es semâvâti ve el ard ennâ yekûnu lehu veledun ve lem tekun lehu sâhıbetun ve halaka kulle şey'in ve huve bi kulli şey'in alîmun
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
bedîu örneği olmaksızın yoktan yaratan
es semâvâti semâlar, gökler
ve el ard ve arz, yeryüzü
ennâ nasıl
yekûnu olur
lehu onun
veledun çocuk
ve lem tekun ve olmamıştır
lehu onun
sâhıbetun zevce, hanım, eş
ve halaka ve yarattı
kulle şey'in herşeyi
ve huve bi kulli şey'in ve O herşeyi
alîmun en iyi bilen

Gökleri ve yeryüzünü örneksiz olarak yaratandır. O’nun nasıl oğlu olur ki, eşi olmamıştır. Ve herşeyi, O yarattı. Ve O, herşeyi bilendir.

EN'ÂM SURESİ 101. Ayeti Suat Yıldırım Meali

Gökleri ve yeri yoktan var eden O’dur. O’nun nasıl çocuğu olabilir ki? Kendisinin eşi de yoktur. Gerçek şu ki: her şey O’nun mahlûkudur ve O her şeyi hakkıyla bilir.

Suat Yıldırım