EN'ÂM SURESİ 112. Ayeti Ali Fikri Yavuz Meali
Mekke döneminde inmiştir. Kuvvetli görüşe göre, 91, 92, 93, 151, 152 ve 153. âyetler Medine’de inmiştir. 165 âyettir. Adını, 136, 138 ve 139. âyetlerde yer alan “el-En’âm” kelimesinden almıştır. En’âm, koyun, keçi, deve ve sığır cinsi ehli hayvanları ifade eden bir kelimedir.
وَكَذَلِكَ جَعَلْنَا لِكُلِّ نِبِيٍّ عَدُوًّا شَيَاطِينَ الإِنسِ وَالْجِنِّ يُوحِي بَعْضُهُمْ إِلَى بَعْضٍ زُخْرُفَ الْقَوْلِ غُرُورًا وَلَوْ شَاء رَبُّكَ مَا فَعَلُوهُ فَذَرْهُمْ وَمَا يَفْتَرُونَ ﴿١١٢﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
(ba'du-hum ilâ ba'dın) zuhrufe el kavli gurûran ve lev şâe rabbu-ke mâ fealû-hu fe zer-hum ve mâ yefterûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve kezâlike | ve böylece |
cealnâ | kıldık |
li kulli | hepsine |
nebiyyin | peygamber |
aduvven | düşman olarak |
şeyâtîne | şeytanlar |
el insi | insan |
ve el cinni | ve cin |
yûhî | vahyederler |
ba'du-hum | onlardan bazısı (bir kısmı) |
ilâ ba'dın
(ba'du-hum ilâ ba'dın) |
bazısına (bir kısmına)
: (birbirlerine) |
zuhrufe | süslü, güzel |
el kavli | söz(ler) |
gurûran | aldatarak |
ve lev | ve eğer, olsaydı |
şâe | diledi |
rabbu-ke | senin Rabbin |
mâ fealû-hu | onu yapmazlardı |
fe zer-hum | öyleyse, artık onları terket (bırak) |
ve mâ | ve şey |
yefterûne | iftira ediyorlar |
Ve böylece peygamberlerin hepsine, insan ve cin şeytanları düşman kıldık. Onlar, birbirlerine aldatarak güzel (süslü) sözler vahyederler (fısıldarlar). Ve eğer Rabbin dileseydi, onu yapamazlardı. Artık onları ve iftira ettikleri şeyleri terket (bırak).
EN'ÂM SURESİ 112. Ayeti Ali Fikri Yavuz Meali
Böylece biz her Peygambere, insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. O şeytanlar, aldatmak için birbirlerine lâfın yaldızlısını telkin ederler. Eğer Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. O halde, onları, uydurmakta oldukları yalanlarıyla başbaşa bırak.
Ali Fikri Yavuz