EN'ÂM SURESİ 124. Ayeti Ali Ünal Meali
Mekke döneminde inmiştir. Kuvvetli görüşe göre, 91, 92, 93, 151, 152 ve 153. âyetler Medine’de inmiştir. 165 âyettir. Adını, 136, 138 ve 139. âyetlerde yer alan “el-En’âm” kelimesinden almıştır. En’âm, koyun, keçi, deve ve sığır cinsi ehli hayvanları ifade eden bir kelimedir.
وَإِذَا جَاءتْهُمْ آيَةٌ قَالُواْ لَن نُّؤْمِنَ حَتَّى نُؤْتَى مِثْلَ مَا أُوتِيَ رُسُلُ اللّهِ اللّهُ أَعْلَمُ حَيْثُ يَجْعَلُ رِسَالَتَهُ سَيُصِيبُ الَّذِينَ أَجْرَمُواْ صَغَارٌ عِندَ اللّهِ وَعَذَابٌ شَدِيدٌ بِمَا كَانُواْ يَمْكُرُونَ ﴿١٢٤﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve izâ | ve, olduğu zaman |
câet-hum | onlara geldi |
âyetun | bir âyet |
kâlû | dediler |
len nu'mine | asla îmân etmeyiz, inanmayız |
hattâ | oluncaya kadar, ... olmadıkça |
nu'tâ | bize verilsin |
misle | misli, gibi, aynısı |
mâ ûtiye | verilen şey |
rusulu allâhi | Allah'ın elçileri, resûlleri |
allâhu | Allah |
a'lemu | en iyi, çok iyi bilir, bilendir |
haysu | hangisine, kime |
yec'alu | yapar, kılar, verir |
risâlete-hu | risaletini, elçiliğini |
se yusîbu ellezîne | yakında isabet edecek ki onlar |
ecremû | cürüm işlediler, günah işlediler |
sagârun | küçüklük, zelillik, aşağılık, zillet |
inde allâhi | Allah'ın yanında, huzurunda |
ve azâbun | ve bir azap |
şedîdun | şiddetli |
bi-mâ | ...'den dolayı, sebebiyle |
kânû yemkurûne | hile, sahtekârlık yapmış oldular |
Onlara bir âyet geldiği zaman: “Allah’ın resûllerine verilen şeyin aynısı bize de verilmedikçe (verilinceye kadar) asla inanmayız.” dediler. Risaletini kime vereceğini Allah, en iyi bilendir. Cürüm işleyen (günah işleyen) kimselere, yapmış oldukları hile(ler) sebebiyle yakında Allah’ın huzurunda bir zillet (küçüklük, aşağılık) ve şiddetli azap isabet edecektir (gelecektir).
EN'ÂM SURESİ 124. Ayeti Ali Ünal Meali
Bir âyet gelip de kendilerine tebliğ edilince, “Allah’ın rasûllerine verilenin bir benzeri bize de verilmedikçe asla inanmayız!” derler. Allah, risalet vazifesini kime vereceğini çok iyi bilir. Günah hasadına dalıp gitmiş inkârcı suçluların başlarına, sürekli kurup durdukları tuzaklar sebebiyle yakın bir gelecekte Allah katından bir zillet ve şiddetli bir azap gelecektir.
Ali Ünal