EN'ÂM SURESİ 136. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Mekke döneminde inmiştir. Kuvvetli görüşe göre, 91, 92, 93, 151, 152 ve 153. âyetler Medine’de inmiştir. 165 âyettir. Adını, 136, 138 ve 139. âyetlerde yer alan “el-En’âm” kelimesinden almıştır. En’âm, koyun, keçi, deve ve sığır cinsi ehli hayvanları ifade eden bir kelimedir.
وَجَعَلُواْ لِلّهِ مِمِّا ذَرَأَ مِنَ الْحَرْثِ وَالأَنْعَامِ نَصِيبًا فَقَالُواْ هَذَا لِلّهِ بِزَعْمِهِمْ وَهَذَا لِشُرَكَآئِنَا فَمَا كَانَ لِشُرَكَآئِهِمْ فَلاَ يَصِلُ إِلَى اللّهِ وَمَا كَانَ لِلّهِ فَهُوَ يَصِلُ إِلَى شُرَكَآئِهِمْ سَاء مَا يَحْكُمُونَ ﴿١٣٦﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve cealû | ve yaptılar (ayırdılar) |
lillâhi (li allâhi) | Allah için |
mimmâ (min mâ) | o şeylerden |
zeree | yarattı, var etti, çoğalttı |
min el harsi | ekinlerden |
ve el en'âmi | ve büyük baş hayvanlar |
nasîben | bir nasip, bir pay |
fe kâlû | böylece dediler |
hâzâ | bu |
li allâhi | Allah için, Allah'ın |
bi za'mi-him | kendi zanlarıyla |
ve hâzâ | ve bu |
li şurakâi-nâ | ortaklarımız için |
fe mâ kâne | fakat o ...olmadı |
li şurakâi-him | ortakları için olan |
fe lâ yasılu | fakat ulaşmaz, varmaz |
ilâllah (ilâ allâhi) | Allah'a |
ve mâ kâne | ve o ...olmadı |
lillâhi (li allâhi) | Allah için |
fe huve | ama o |
yasılu | vasıl olur, ulaşır |
ilâ şurakâi-him | onların ortaklarına |
sâe | ne kötü |
mâ yahkumûne | hükmettikleri şey |
O’nun (Allah’ın) yaratıp, çoğalttığı ekinlerden ve hayvanlardan Allah için pay ayırdılar. Ve böylece kendi zanlarınca: “Bu Allah için ve bu da ortaklarımız için.” dediler. Fakat ortakları için olan; Allah’a ulaşmaz ama Allah için olan; o, onların ortaklarına ulaşır. Hükmettikleri şey ne kötü.
EN'ÂM SURESİ 136. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Allah'la birlikte başkalarına da ilahlık yakıştıranlar, Allah'ın yarattığı ekinlerden ve hayvanlardan Allah'a pay ayırırlar ve “Bu Allah'ındır” derler. Ne iddia haksız şekilde “Ve bu da Allah'a ortaklar koştuğumuz varlıklar içindir” diye iddia ederler. Kendi ortakları için olan pay, Allah tarafına aktarılmaz ama, Allah'a ait olan pay, kendi ortakları tarafına aktarılabilir. Yani, fonlar arası aktarmalarda Allah zengindir, ihtiyacı yoktur diye putlarına ayrılan tarafı artırmaya çalışırlardı.
Abdullah Parlıyan