EN'ÂM SURESİ 141. Ayeti Ali Ünal Meali
Mekke döneminde inmiştir. Kuvvetli görüşe göre, 91, 92, 93, 151, 152 ve 153. âyetler Medine’de inmiştir. 165 âyettir. Adını, 136, 138 ve 139. âyetlerde yer alan “el-En’âm” kelimesinden almıştır. En’âm, koyun, keçi, deve ve sığır cinsi ehli hayvanları ifade eden bir kelimedir.
وَهُوَ الَّذِي أَنشَأَ جَنَّاتٍ مَّعْرُوشَاتٍ وَغَيْرَ مَعْرُوشَاتٍ وَالنَّخْلَ وَالزَّرْعَ مُخْتَلِفًا أُكُلُهُ وَالزَّيْتُونَ وَالرُّمَّانَ مُتَشَابِهًا وَغَيْرَ مُتَشَابِهٍ كُلُواْ مِن ثَمَرِهِ إِذَا أَثْمَرَ وَآتُواْ حَقَّهُ يَوْمَ حَصَادِهِ وَلاَ تُسْرِفُواْ إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ ﴿١٤١﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve huve ellezî | ve o ki, ... O’dur |
enşee | yarattı (inşa etti) |
cennâtin | bahçeler |
ma'rûşâtin | asmalı |
ve gayra | olmaksızın |
ma'rûşâtin | asmalı |
ve en nahle | ve hurma |
ve ez zer'a | ve ekinler |
muhtelifen | farklı, çeşitli, muhtelif |
ukulu-hu | o yenilen |
ve ez zeytûne | ve zeytin(ler) |
ve er rummâne | ve nar(lar) |
muteşâbihen | benzeyen |
ve gayra muteşâbihin | ve benzemeyen |
kulû | yeyin |
min semeri-hî | onun ürününden |
izâ esmere | ürün verdiği zaman |
ve âtû | ve verin |
hakka-hu | onun hakkını (birr, zekât, sadaka...) |
yevme | gün |
hasâdi-hî | onun hasadı (toplanması) |
ve lâ tusrifû | ve israf etmeyin |
inne-hu | muhakkak ki o |
lâ yuhibbu | sevmez |
el musrifîne | müsrifler, israf eden kimseler |
Ve asmalı ve asmasız bahçeleri, hurmaları, yenilen çeşitli ekinleri,birbirine benzeyen ve benzemeyen zeytinleri ve narları yaratan O’dur. Ürün verdiği zaman, onun ürününden yeyin. Onun hasad edildiği gün, onun hakkını verin. İsraf (ziyan) etmeyin. Muhakkak ki; O, müsrifleri (israf edenleri) sevmez.
EN'ÂM SURESİ 141. Ayeti Ali Ünal Meali
(Sizi helâl ve temiz rızıklardan asla mahrum bırakmayan) O Allah ki, asmalı asmasız bağlarbahçelerbostanlar, hurmalıklar, istifade ve tüketim açısından farklı farklı ekinler, birbirlerine bazı yönlerden benzeyen bazı yönlerden benzemeyen zeytinler ve narlar yaratıp yetiştirmektedir. Her birinin meyve veya taneleri olgunlaştığında onlardan yiyin; hasat zamanı (fakirlerin, muhtaçların) onlardaki hakkını verin ve (gerektiğinden fazla yeme, bakmakla yükümlü bulunduğunuz kişileri mahrum bırakacak derecede verme, onları çürümeye terketme ve gerekli yerde ve şekilde kullanmama gibi yollarla) israfa gitmeyin. Şüphesiz ki Allah, müsrifleri sevmez.
Ali Ünal