EN'ÂM SURESİ 146. Ayeti Gültekin Onan Meali
Mekke döneminde inmiştir. Kuvvetli görüşe göre, 91, 92, 93, 151, 152 ve 153. âyetler Medine’de inmiştir. 165 âyettir. Adını, 136, 138 ve 139. âyetlerde yer alan “el-En’âm” kelimesinden almıştır. En’âm, koyun, keçi, deve ve sığır cinsi ehli hayvanları ifade eden bir kelimedir.
وَعَلَى الَّذِينَ هَادُواْ حَرَّمْنَا كُلَّ ذِي ظُفُرٍ وَمِنَ الْبَقَرِ وَالْغَنَمِ حَرَّمْنَا عَلَيْهِمْ شُحُومَهُمَا إِلاَّ مَا حَمَلَتْ ظُهُورُهُمَا أَوِ الْحَوَايَا أَوْ مَا اخْتَلَطَ بِعَظْمٍ ذَلِكَ جَزَيْنَاهُم بِبَغْيِهِمْ وِإِنَّا لَصَادِقُونَ ﴿١٤٦﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve alâ ellezîne | ve onlara, ...olanlara |
hâdû | yahudi |
harramnâ | haram kıldık |
kulle | hepsi |
zî zufurin | tırnaklı (tırnağa sahip, tırnağı olan) |
ve min el bakari | ve ineklerden (sığırlardan) |
ve el ganemi | ve koyunlar |
harramnâ | haram kıldık |
aleyhim | onlara |
şuhûme-humâ | o ikisinin iç yağları |
illâ | dışında, hariç |
mâ hamelet | üzerinde bulunan şey, taşıdığı kadar |
zuhûru-humâ | o ikisinin sırtları |
ev | veya |
el havâyâ | bağırsaklar |
ev | veya |
mâhteleta (mâ ıhteleta) | karışan, karışmış olan şey |
bi azmin | kemiğe |
zâlike | böylece, işte böyle |
cezeynâ-hum | onları cezalandırdık |
bi bagyi-him | onların azgınlıkları sebebiyle |
ve innâ | ve muhakkak ki biz |
le sâdikûne | gerçekten sadık olanlar, sözlerini tutanlar |
Ve yahudi olanlara; tırnaklı hayvanların hepsi ve inekten ve koyundan ikisinin de sırtında taşıdığı veya bağırsaklarında olan veya kemiğe karışmış olanları hariç, iç yağını haram kıldık. İşte böyle onları azgınlıkları sebebiyle cezalandırdık. Muhakkak ki biz, gerçekten sadıklarız.
EN'ÂM SURESİ 146. Ayeti Gültekin Onan Meali
Yahudi olanlara her tırnaklı (hayvanı) haram kıldık. Sığırlardan ve koyunlardan, sırtlarına veya bağırsaklarına yapışan veya kemiğe karışanlar dışında iç yağlarını da onlara haram kıldık. 'Azgınlık ve hakka tecavüde bulunmaları' nedeniyle onları böyle cezalandırdık. Biz şüphesiz doğru olanlarız.
Gültekin Onan