Mekke döneminde inmiştir. Kuvvetli görüşe göre, 91, 92, 93, 151, 152 ve 153. âyetler Medine’de inmiştir. 165 âyettir. Adını, 136, 138 ve 139. âyetlerde yer alan “el-En’âm” kelimesinden almıştır. En’âm, koyun, keçi, deve ve sığır cinsi ehli hayvanları ifade eden bir kelimedir.


وَلَوْ تَرَىَ إِذْ وُقِفُواْ عَلَى النَّارِ فَقَالُواْ يَا لَيْتَنَا نُرَدُّ وَلاَ نُكَذِّبَ بِآيَاتِ رَبِّنَا وَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ ﴿٢٧﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve lev terâ iz vukıfû alâ en nâri fe kâlû yâ leyte-nâ nureddu ve lâ nukezzibe bi âyâti rabbi-nâ ve nekûne min el mu'minîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve lev terâ ve görsen (görseydin)
iz vukıfû durduruldukları zaman
alâ en nâri ateşin üzerinde
fe kâlû o zaman dediler
yâ leyte-nâ keşke biz olsaydık
nureddu geri çevriliriz, döndürülürüz
ve lâ nukezzibe ve yalanlamayız
bi âyâti âyetleri
rabbi-nâ Rabbimiz
ve nekûne ve biz oluruz
min ...'den
el mu'minîne mü'minler

Ateşin üzerinde durduruldukları zaman görsen. O zaman: “Keşke biz geri döndürülseydik, Rabbimizin âyetlerini yalanlamazdık mü’minlerden olurduk.” dediler.

EN'ÂM SURESİ 27. Ayeti Harun Yıldırım Meali

Onları ateşin üstünde durdurulduklarında bir görsen “Keşke biz geri döndürülseydik de Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve mü’minlerden olsak.” diyecekler.

Harun Yıldırım