EN'ÂM SURESİ 44. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Mekke döneminde inmiştir. Kuvvetli görüşe göre, 91, 92, 93, 151, 152 ve 153. âyetler Medine’de inmiştir. 165 âyettir. Adını, 136, 138 ve 139. âyetlerde yer alan “el-En’âm” kelimesinden almıştır. En’âm, koyun, keçi, deve ve sığır cinsi ehli hayvanları ifade eden bir kelimedir.
فَلَمَّا نَسُواْ مَا ذُكِّرُواْ بِهِ فَتَحْنَا عَلَيْهِمْ أَبْوَابَ كُلِّ شَيْءٍ حَتَّى إِذَا فَرِحُواْ بِمَا أُوتُواْ أَخَذْنَاهُم بَغْتَةً فَإِذَا هُم مُّبْلِسُونَ ﴿٤٤﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
fe lemmâ | fakat ..... olduğu zaman |
nesû | unuttular |
mâ zukkirû bi-hî | onunla hatırlatıldıkları (uyarıldıkları) şeyi |
fetahnâ | biz açtık |
aleyhim | onlara |
ebvâbe | kapılar |
kulli şey'in | herşey |
hattâ | oluncaya kadar |
izâ ferihû | ferahladıkları zaman, ferahlayınca, sevinince |
bimâ ûtû | verildikleri şey(ler) ile |
ehaznâ-hum | onları yakaladık (aldık) |
bagteten | ansızın, aniden |
fe izâ-hum | artık, o zaman onlar |
mublisûne | ümitlerini kesen kimseler oldular, ümitlerini kestiler |
Hatırlatıldıkları (onunla uyarıldıkları) şeyleri unuttukları zaman, verilen şeylerle ferahlayıncaya (sevininceye) kadar herşeyin kapısını onlara açtık. Ansızın onları yakaladığımız (aldığımız) zaman, artık onlar ümitlerini kestiler.
EN'ÂM SURESİ 44. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Kendilerine verilen öğütleri terk edip unutunca üzerlerine her şeyin, her zevk ve nimetin kapılarını açtık. Nihayet kendilerine verilen bu genişlik ve serbestlikle tam ferahlandıkları sırada, ansızın onları kıskıvrak yakaladık da bir anda bütün ümitlerini kaybediverdiler!
Suat Yıldırım