EN'ÂM SURESİ 6. Ayeti Ali Ünal Meali
Mekke döneminde inmiştir. Kuvvetli görüşe göre, 91, 92, 93, 151, 152 ve 153. âyetler Medine’de inmiştir. 165 âyettir. Adını, 136, 138 ve 139. âyetlerde yer alan “el-En’âm” kelimesinden almıştır. En’âm, koyun, keçi, deve ve sığır cinsi ehli hayvanları ifade eden bir kelimedir.
أَلَمْ يَرَوْاْ كَمْ أَهْلَكْنَا مِن قَبْلِهِم مِّن قَرْنٍ مَّكَّنَّاهُمْ فِي الأَرْضِ مَا لَمْ نُمَكِّن لَّكُمْ وَأَرْسَلْنَا السَّمَاء عَلَيْهِم مِّدْرَارًا وَجَعَلْنَا الأَنْهَارَ تَجْرِي مِن تَحْتِهِمْ فَأَهْلَكْنَاهُم بِذُنُوبِهِمْ وَأَنْشَأْنَا مِن بَعْدِهِمْ قَرْنًا آخَرِينَ ﴿٦﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
e lem yerev | görmüyorlar mı |
kem ehleknâ | nice, kaç tane helâk ettik |
min kabli-him | onlardan önce, kendilerinden önce |
min karnin | nesillerden |
mekkennâ-hum | onları yerleştirdik |
fî el ardı | arzda, yeryüzünde |
mâ lem numekkin | yerleştirmediğimiz bir şekilde |
lekum | sizi |
ve erselnâ | ve gönderdik |
es semâe | semâ, gökyüzü |
aleyhim | onlara |
midrâren | bol yağmurlu olarak |
ve cealnâ | ve kıldık, yaptık, var ettik |
el enhâra | nehirler |
tecrî | akar |
min tahti-him | onların altından |
fe ehleknâ-hum | fakat onları helâk ettik |
bi zunûbi-him | günahları sebebiyle |
ve enşe'nâ | ve inşa ettik, yarattık |
min ba'di-him | onlardan sonra |
karnen âharîne | başka, diğer nesiller |
Sizi yerleştirmediğimiz bir şekilde, yeryüzünde yerleştirdiğimiz nice kavimleri, kendilerinden önce nasıl helâk ettiğimizi görmüyorlar mı? Onlara semadan bol bol yağmur gönderdik. Altlarından nehirler akıttık. Fakat günahları sebebiyle onları helâk ettik. Onlardan sonra da başka nesiller yarattık.
EN'ÂM SURESİ 6. Ayeti Ali Ünal Meali
Onlardan önce (seyahatlerinde harabelerinin yanlarından geçip gittikleri) nice nesilleri, nice toplumları helâk ettiğimizi görüp, üzerlerinde düşünmezler mi? O toplumları, sizi yerleştirmediğimiz bir sağlamlıkla yeryüzünde yerleştirmiş, size vermediğimiz im kânları onlara vermiş, bereket ve bolluğuyla sanki göğü üzerlerine yağdırmıştık. Irmaklar da var etmiştik ki, ayaklarının ucundan akar giderdi. Ama gün geldi, (içinde boğuldukları) günahları sebebiyle kendilerini helâk ettik ve arkalarından onların yerini alacak başka nesiller, başka toplumlar meydana getirdik.
Ali Ünal