Mekke döneminde inmiştir. Kuvvetli görüşe göre, 91, 92, 93, 151, 152 ve 153. âyetler Medine’de inmiştir. 165 âyettir. Adını, 136, 138 ve 139. âyetlerde yer alan “el-En’âm” kelimesinden almıştır. En’âm, koyun, keçi, deve ve sığır cinsi ehli hayvanları ifade eden bir kelimedir.


وَذَرِ الَّذِينَ اتَّخَذُواْ دِينَهُمْ لَعِبًا وَلَهْوًا وَغَرَّتْهُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَذَكِّرْ بِهِ أَن تُبْسَلَ نَفْسٌ بِمَا كَسَبَتْ لَيْسَ لَهَا مِن دُونِ اللّهِ وَلِيٌّ وَلاَ شَفِيعٌ وَإِن تَعْدِلْ كُلَّ عَدْلٍ لاَّ يُؤْخَذْ مِنْهَا أُوْلَئِكَ الَّذِينَ أُبْسِلُواْ بِمَا كَسَبُواْ لَهُمْ شَرَابٌ مِّنْ حَمِيمٍ وَعَذَابٌ أَلِيمٌ بِمَا كَانُواْ يَكْفُرُونَ ﴿٧٠﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve zeri ellezîne ittehazû dîne-hum leiben ve lehven garrat-hum el hayâtu ed dunyâ ve zekkir bi-hi en tubsele nefsun bi mâ kesebet leyse lehâ min dûni allâhi veliyyun ve lâ şefîun ve in ta'dil kulle adlin lâ yu'haz min-hâ ulâike ellezîne ubsilû bi mâ kesebû lehum şarâbun min hamîmin ve azâbun elîmun bi mâ kânû yekfurûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve zeri ve bırak, terket
ellezîne o kimseler
ittehazû edindiler
dîne-hum onların dini, kendilerinin dini, kendi dinleri
leiben oyun
ve lehven ve eğlence
garrat-hum onları aldattı
el hayâtu hayat
ed dunyâ dünya
ve zekkir ve hatırlat
bi-hi onunla
en tubsele helâk olmak (olması)
nefsun nefs
bi mâ sebebiyle, dolayısıyla
kesebet kazandı
leyse lehâ onun yoktur
min dûni allâhi Allah'tan başka
veliyyun bir veli, bir dost
ve lâ şefîun ve bir şefaatçi yoktur
ve in ve eğer, ise, olsa
ta'dil adaletle öder, fidye verir
kulle adlin bütün (adalet için verilen) fidyeler (fidyelerin hepsi)
lâ yu'haz alınmaz
min-hâ ondan
ulâike işte onlar
ellezîne o kimseler, onlar
ubsilû helâk oldular
bi mâ dolayı
kesebû kazandılar
lehum onlar için vardır
şarâbun içecek (içilen şey)
min hamîmin kaynar sudan
ve azâbun elîmun ve (elîm) acı azap
bi mâ ...'den dolayı
kânû oldular
yekfurûne inkâr ediyorlar

Kendilerinin dînini bir oyun ve bir eğlence edinenleri bırak. Ve onları dünya hayatı aldattı. Ve de kazandıklarından (kazandıkları nâkıs derecelerden) dolayı nefsin helâk olacağını, onunla hatırlat. Onun için Allah’tan başka bir dost ve bir şefaatçi yoktur. O, bütün fidyeleri verse de ondan alınmaz (kabul edilmez). İşte onlar kazandıklarından dolayı helâk olmuş kimselerdir. İnkâr etmiş oldukları şeylerden dolayı, onlar için kaynar sudan bir içecek ve elîm bir azap vardır.

EN'ÂM SURESİ 70. Ayeti Ümit Şimşek Meali

Dinlerini oyun ve eğlence edinen, dünya hayatına aldanmış kimseleri bırak. Fakat sen Kur'ân ile öğüt ver ki, kimse kazandığı günahlarla helâke sürüklenmesin. O zaman kişinin Allah'tan başka ne bir dostu olur, ne bir şefaatçisi. Her türlü fidyeyi verse de yine kabul edilmez. İşte onlar, kazandıkları günahlarla helâke düşmüş olanlardır. İnkâr edip durmaları yüzünden onlara kaynar sudan bir içecek ve acı bir azap vardır.

Ümit Şimşek