EN'ÂM SURESİ 71. Ayeti Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Mekke döneminde inmiştir. Kuvvetli görüşe göre, 91, 92, 93, 151, 152 ve 153. âyetler Medine’de inmiştir. 165 âyettir. Adını, 136, 138 ve 139. âyetlerde yer alan “el-En’âm” kelimesinden almıştır. En’âm, koyun, keçi, deve ve sığır cinsi ehli hayvanları ifade eden bir kelimedir.
قُلْ أَنَدْعُو مِن دُونِ اللّهِ مَا لاَ يَنفَعُنَا وَلاَ يَضُرُّنَا وَنُرَدُّ عَلَى أَعْقَابِنَا بَعْدَ إِذْ هَدَانَا اللّهُ كَالَّذِي اسْتَهْوَتْهُ الشَّيَاطِينُ فِي الأَرْضِ حَيْرَانَ لَهُ أَصْحَابٌ يَدْعُونَهُ إِلَى الْهُدَى ائْتِنَا قُلْ إِنَّ هُدَى اللّهِ هُوَ الْهُدَىَ وَأُمِرْنَا لِنُسْلِمَ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ ﴿٧١﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
kul | de, söyle |
e ned'û | dua mı edelim |
min dûni allâhi | Allah'tan başka |
mâ | şey (şeyler) |
lâ yenfeu-nâ | bize fayda vermez |
ve lâ yadurru-nâ | ve bize zarar vermez |
ve nureddu | ve döndürülürüz |
alâ a'kâbi-nâ | topuklarımızın üzerinde |
ba'de | sonra |
iz hedâ-nâ allâh | Allah bizi hidayete erdirmişti |
ke ellezî istehvet-hu | kandırdığı kimse gibi |
eş şeyâtînu | şeytanlar |
fî el ardı | yeryüzünde |
hayrâne | şaşkın |
lehu | onun |
ashâbun | arkadaşlar |
yed'ûne-hu | onu çağırırlar |
ilâ el hudâ | hidayete |
i'ti-nâ | bize gel |
kul inne | de ki, muhakkak ki |
hudâ allâhi | Allah'ın hidayet (Allah'a ulaşmak) |
huve el hudâ | o hidayettir |
ve umir-nâ | ve biz emrolunduk |
li nuslime | teslim olmamızla (teslim olmakla) |
rabbi el âlemîne | âlemlerin Rabbine |
De ki: “Bize fayda ve zarar vermeyen Allah’tan başka şeylere mi dua edelim? Bizi Allah’ın hidayete erdirmesinden sonra, yeryüzünde şeytanların kandırıp, şaşkın bıraktığı, arkadaşlarının da “bize hidayete gel” diye çağırdığı kimse gibi topuklarımızın üzerinde geriye mi döndürülelim?” De ki: “Muhakkak ki, Allah’a ulaşmak, o, hidayettir ve biz âlemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk.”
EN'ÂM SURESİ 71. Ayeti Abdulbaki Gölpınarlı Meali
De ki: Allah'ı bırakıp da bize ne faydaları dokunan, ne zararları erişen şeylere mi ibâdet edelim ve Allah bize doğru yolu gösterdikten sonra tekrar geriye mi dönelim, hani Şeytanların şaşırtıp sersem bir halde çöle düşürmek istedikleri adam gibi, halbuki arkadaşları, bize gel diye onu doğru yola çağırıp durmadadır. De ki: Şüphe yok ki Allah'ın gösterdiği yoldur doğru yol ve bize, âlemlerin Rabbine teslîm olmamız emredildi.
Abdulbaki Gölpınarlı