EN'ÂM SURESİ 94. Ayeti Cemal Külünkoğlu Meali
Mekke döneminde inmiştir. Kuvvetli görüşe göre, 91, 92, 93, 151, 152 ve 153. âyetler Medine’de inmiştir. 165 âyettir. Adını, 136, 138 ve 139. âyetlerde yer alan “el-En’âm” kelimesinden almıştır. En’âm, koyun, keçi, deve ve sığır cinsi ehli hayvanları ifade eden bir kelimedir.
وَلَقَدْ جِئْتُمُونَا فُرَادَى كَمَا خَلَقْنَاكُمْ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَتَرَكْتُم مَّا خَوَّلْنَاكُمْ وَرَاء ظُهُورِكُمْ وَمَا نَرَى مَعَكُمْ شُفَعَاءكُمُ الَّذِينَ زَعَمْتُمْ أَنَّهُمْ فِيكُمْ شُرَكَاء لَقَد تَّقَطَّعَ بَيْنَكُمْ وَضَلَّ عَنكُم مَّا كُنتُمْ تَزْعُمُونَ ﴿٩٤﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve lekad | ve andolsun |
ci'timû-nâ | bize geldiniz |
furâdâ | fertler olarak, tek tek |
kemâ | gibi |
halaknâ-kum | sizi yarattık |
evvele | evvel, ilk |
merratin | defa |
ve teraktum | terkettiniz, bıraktınız |
mâ | şeyleri |
havvelnâ-kum | size verdik, lütfettik |
verâe zuhûri-kum | (sizin) arkanızda |
ve mâ nerâ | ve görmüyoruz |
mea-kum | sizinle beraber |
şufeâe-kum | sizin şefaatçileriniz |
ellezîne | ki onlar |
zeamtum | siz zannettiniz |
enne-hum | onların olduğunu |
fî-kum | sizinle |
şurakâu | ortaklar |
lekad | andolsun |
tekattaa | bağlar parçalanıp, koparılmış |
beyne-kum | sizinle aranızdaki |
ve dalle | ve saptı, uzaklaştı, kayboldu |
an-kum | sizlerden |
mâ kuntum | sizin ..... olduğunuz şeyler |
tez'umûne | zannediyorsunuz |
Ve andolsun ki; sizi ilk defa yarattığımız gibi Bize tek tek (tek başına) geldiniz ve size ne verdiysek (neyin sahibi yaptıysak, ne lütfettiysek) arkanızda bıraktınız (terkettiniz). Sizinle ortak olduğunu zannettiğiniz şefaatçilerinizi sizinle beraber görmüyoruz. Andolsun, sizinle aranızdaki bağları koparılmış, haklarında zanda bulunmuş olduğunuz şeyler, sizden uzaklaşıp gitmiştir.
EN'ÂM SURESİ 94. Ayeti Cemal Külünkoğlu Meali
(Ve Allah şöyle buyuracak:) Andolsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi, bize yapa yalnız geldiniz. Ve size (hayatta iken) bahşettiğimiz her şeyi arkanızda bıraktınız. Hani, hakkınızda Allah'ın ortakları olduğunu sandığınız (dünyalık menfaatler için gölgesine sığındığınız) şefaatçilerinizi sizinle beraber görmüyoruz. Andolsun ki; aranızdaki bağlar artık kopmuştur. (Çok güvenip itimat ettiğiniz) varlıklar da sizi yüzüstü bırakıp gitmiştir.
Cemal Külünkoğlu