EN'ÂM SURESİ 99. Ayeti Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Mekke döneminde inmiştir. Kuvvetli görüşe göre, 91, 92, 93, 151, 152 ve 153. âyetler Medine’de inmiştir. 165 âyettir. Adını, 136, 138 ve 139. âyetlerde yer alan “el-En’âm” kelimesinden almıştır. En’âm, koyun, keçi, deve ve sığır cinsi ehli hayvanları ifade eden bir kelimedir.
وَهُوَ الَّذِيَ أَنزَلَ مِنَ السَّمَاء مَاء فَأَخْرَجْنَا بِهِ نَبَاتَ كُلِّ شَيْءٍ فَأَخْرَجْنَا مِنْهُ خَضِرًا نُّخْرِجُ مِنْهُ حَبًّا مُّتَرَاكِبًا وَمِنَ النَّخْلِ مِن طَلْعِهَا قِنْوَانٌ دَانِيَةٌ وَجَنَّاتٍ مِّنْ أَعْنَابٍ وَالزَّيْتُونَ وَالرُّمَّانَ مُشْتَبِهًا وَغَيْرَ مُتَشَابِهٍ انظُرُواْ إِلِى ثَمَرِهِ إِذَا أَثْمَرَ وَيَنْعِهِ إِنَّ فِي ذَلِكُمْ لآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ ﴿٩٩﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve huve ellezî | ve o (ki), (... ki) odur |
enzele | indirdi |
min es semâi mâen | semâdan su |
fe ahracnâ | böylece çıkardık |
bi-hi | onunla |
nebate | bitki, nebat |
kulli şey'in | herşey |
fe ahracnâ | böylece çıkardık |
min-hu | ondan |
hadıran | bir yeşillik |
nuhricu | çıkarıyoruz, çıkarırız |
min-hu | ondan |
habben | tane(ler) |
muterâkiben | üst üste olan |
ve min en nahli | hurma ağacından |
min tal'ı-hâ | onun tomurcuğundan |
kınvânun | hurma salkımları |
dâniyetun | sarkıtılmış |
ve cennâtin | bahçeler, bostanlar |
min a'nâbin | üzümlerden |
ve ez zeytûne | ve zeytinler |
ve er rummâne | ve nar(lar) |
muştebihen | benzeyen |
ve gayra muteşâbihin | ve benzemeyen |
unzurû | bakın |
ilâ semeri-hî | onun meyvesine |
izâ esmere | meyve (ürün, semere) verdiği zaman |
ve yen'ı-hî | ve onun olgun hali |
inne | muhakkak ki |
fî zâlikum | bunlarda vardır |
le âyâtin | mutlaka, elbette âyetler |
li kavmin | bir kavim için, topluluk için |
yu'minûne | îmân edenler |
Ve semadan suyu indiren O’dur. Böylece herşeyin nebatını (bitkisini) onunla (su ile) çıkarttık. Ve de ondan yeşillikler çıkarttık. Ondan da üst üste taneler (başaklar) ve hurma ağacının tomurcuklarından, sarkan hurma salkımları ve birbirine benzeyen ve benzemeyen üzüm bağları, zeytin ve nardan oluşan bahçeler çıkartırız. Onun meyvesine (ürününe), meyve verdiği zaman ve olgunlaştığı zaman bak. Mü’min olan kavim için, bunlarda elbette âyetler (deliller) vardır.
EN'ÂM SURESİ 99. Ayeti Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Gökten yağmur yağdıran da odur. Sonra o yağmurla her çeşit nebâtı tomurcuklandırır, yeşertir, ondan da başaklar içinde birbirine bitişmiş, istiflenmiş tâneler meydana getirir. Hurma tomurcuklarından, elle yetişilecek kadar yakın salkımlar, bir bakımdan birbirine benzeyen, bir bakımdan benzemeyen üzümlerden, zeytinlerden, narlardan bağlar-bahçeler yetiştiririz. Bir meyve verince bakın onlara, bir de meyveleri olunca. Şüphe yok ki bütün bunlarda, inanan topluluğa deliller var.
Abdulbaki Gölpınarlı