Mekke döneminde inmiştir. Kuvvetli görüşe göre, 91, 92, 93, 151, 152 ve 153. âyetler Medine’de inmiştir. 165 âyettir. Adını, 136, 138 ve 139. âyetlerde yer alan “el-En’âm” kelimesinden almıştır. En’âm, koyun, keçi, deve ve sığır cinsi ehli hayvanları ifade eden bir kelimedir.


وَهُوَ الَّذِيَ أَنزَلَ مِنَ السَّمَاء مَاء فَأَخْرَجْنَا بِهِ نَبَاتَ كُلِّ شَيْءٍ فَأَخْرَجْنَا مِنْهُ خَضِرًا نُّخْرِجُ مِنْهُ حَبًّا مُّتَرَاكِبًا وَمِنَ النَّخْلِ مِن طَلْعِهَا قِنْوَانٌ دَانِيَةٌ وَجَنَّاتٍ مِّنْ أَعْنَابٍ وَالزَّيْتُونَ وَالرُّمَّانَ مُشْتَبِهًا وَغَيْرَ مُتَشَابِهٍ انظُرُواْ إِلِى ثَمَرِهِ إِذَا أَثْمَرَ وَيَنْعِهِ إِنَّ فِي ذَلِكُمْ لآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ ﴿٩٩﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve huve ellezî enzele min es semâi mâen fe ahracnâ bi-hi nebate kulli şey'in fe ahracnâ min-hu hadıran nuhricu min-hu habben muterâkiben ve min en nahli min tal'ı-hâ kınvânun dâniyetun ve cennâtin min a'nâbin ve ez zeytûne ve er rummâne muştebihen ve gayra muteşâbihin unzurû ilâ semeri-hî izâ esmere ve yen'ı-hî inne fî zâlikum le âyâtin li kavmin yu'minûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve huve ellezî ve o (ki), (... ki) odur
enzele indirdi
min es semâi mâen semâdan su
fe ahracnâ böylece çıkardık
bi-hi onunla
nebate bitki, nebat
kulli şey'in herşey
fe ahracnâ böylece çıkardık
min-hu ondan
hadıran bir yeşillik
nuhricu çıkarıyoruz, çıkarırız
min-hu ondan
habben tane(ler)
muterâkiben üst üste olan
ve min en nahli hurma ağacından
min tal'ı-hâ onun tomurcuğundan
kınvânun hurma salkımları
dâniyetun sarkıtılmış
ve cennâtin bahçeler, bostanlar
min a'nâbin üzümlerden
ve ez zeytûne ve zeytinler
ve er rummâne ve nar(lar)
muştebihen benzeyen
ve gayra muteşâbihin ve benzemeyen
unzurû bakın
ilâ semeri-hî onun meyvesine
izâ esmere meyve (ürün, semere) verdiği zaman
ve yen'ı-hî ve onun olgun hali
inne muhakkak ki
fî zâlikum bunlarda vardır
le âyâtin mutlaka, elbette âyetler
li kavmin bir kavim için, topluluk için
yu'minûne îmân edenler

Ve semadan suyu indiren O’dur. Böylece herşeyin nebatını (bitkisini) onunla (su ile) çıkarttık. Ve de ondan yeşillikler çıkarttık. Ondan da üst üste taneler (başaklar) ve hurma ağacının tomurcuklarından, sarkan hurma salkımları ve birbirine benzeyen ve benzemeyen üzüm bağları, zeytin ve nardan oluşan bahçeler çıkartırız. Onun meyvesine (ürününe), meyve verdiği zaman ve olgunlaştığı zaman bak. Mü’min olan kavim için, bunlarda elbette âyetler (deliller) vardır.

EN'ÂM SURESİ 99. Ayeti Süleyman Ateş Meali

O'dur ki, size gökten su indirdi. Onunla her çeşit bitkiyi çıkardık, o bitkiden bir filiz çıkardık, ondan da birbiri üzerine binmiş dâneler; hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar; üzüm bağları; zeytin ve nar (bahçeleri) çıkarıyoruz. (Bunların) kimi birbirine benzer, kimi benzemez. Her birinin meyvesine bakın: Meyve verirken ve olgunlaştığı zaman. Şüphesiz bu size gösterilenlerde, inananlar toplumu için elbette çok ibret vardır.

Süleyman Ateş