ENBİYÂ SURESİ 22. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Mekke döneminde inmiştir. 112 âyettir. “Enbiyâ”, peygamberler demektir.
لَوْ كَانَ فِيهِمَا آلِهَةٌ إِلَّا اللَّهُ لَفَسَدَتَا فَسُبْحَانَ اللَّهِ رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ ﴿٢٢﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
lev
kâne
fî-himâ
âlihetun
illâllâhu (illâ allâhu)
le fesedetâ
fe
subhânallâhi (subhâne allâhi)
rabbi el arşi
ammâ (an mâ)
yasıfûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
lev | eğer, şâyet, ... olsa |
kâne | oldu |
fî-himâ | ikisinde |
âlihetun | ilâhlar |
illâllâhu (illâ allâhu) | Allah'tan başka |
le fesedetâ | mutlaka ikisi fesada uğradı |
fe | oysa, halbuki |
subhânallâhi (subhâne allâhi) | Allah |
rabbi el arşi | arşın Rabbi |
ammâ (an mâ) | şeylerden |
yasıfûne | vasıflandırırlar |
Eğer ikisinde de (semada ve arzda), Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, ikisi de (yer de, gök de) mutlaka fesada uğrardı. Arşın Rabbi Allah, onların vasıflandırdığı (isnat ettikleri) şeylerden münezzehtir.
ENBİYÂ SURESİ 22. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Halbuki gökte ve yerde, Allah’tan başka tanrılar bulunsaydı oraların nizamı bozulurdu. Demek ki o yüce arş ve hükümranlığın sahibi Allah, onların zanlarından, onların Allah’a reva gördükleri vasıflardan münezzehtir, yücedir!
Suat Yıldırım