ENBİYÂ SURESİ 47. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Mekke döneminde inmiştir. 112 âyettir. “Enbiyâ”, peygamberler demektir.
وَنَضَعُ الْمَوَازِينَ الْقِسْطَ لِيَوْمِ الْقِيَامَةِ فَلَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْئًا وَإِن كَانَ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِّنْ خَرْدَلٍ أَتَيْنَا بِهَا وَكَفَى بِنَا حَاسِبِينَ ﴿٤٧﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
ve nedau
el mevâzîne
el kısta
li yevmi el kıyâmeti
fe
lâ tuzlemu
nefsun
şey'en
ve in kâne
miskâle
(sekule) habbetin min hardalin eteynâ bi-hâ ve kefâ bi-nâ hâsibîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
(sekule) habbetin min hardalin eteynâ bi-hâ ve kefâ bi-nâ hâsibîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve nedau | ve kurarız, koyarız |
el mevâzîne | mizanlar |
el kısta | adalet |
li yevmi el kıyâmeti | kıyâmet günü için, kıyâmet günü |
fe | böylece, artık, o zaman |
lâ tuzlemu | zulmedilmez, haksızlığa uğratılmaz |
nefsun | kişi, kimse |
şey'en | bir şey |
ve in kâne | ve eğer, olsa, olsa bile |
miskâle
(sekule) |
ağırlık (en küçük ağırlık birimi)
: (ağır geldi) |
habbetin | tane |
min hardalin | hardaldan, hardal tanesi kadar |
eteynâ | biz getirdik |
bi-hâ | onu |
ve kefâ | ve kâfi oldu (kâfidir), yeterli oldu |
bi-nâ | bize |
hâsibîne | hesap görenler, hesap görücüler |
Ve Biz, kıyâmet günü adalet mizanlarını koyarız. O zaman, kimseye hiçbir şeyle zulmedilmez. Ve hardal tanesi kadar bir ağırlık olsa, onu getiririz (hayat filminde gösteririz). Ve Bize, hesap görücüler kâfidir.
ENBİYÂ SURESİ 47. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Ve Biz Kıyamet gününde adâlet terazilerini koruz da artık hiçbir nefis bir şey ile zulmedilmez. Velev ki (bir amel) bir hardal tanesi ağırlığınca olsun, onu da getiririz. Muhasipler olmak üzere Biz kifâyet ederiz.
Ömer Nasuhi Bilmen