Mekke döneminde inmiştir. 112 âyettir. “Enbiyâ”, peygamberler demektir.


بَلْ قَالُواْ أَضْغَاثُ أَحْلاَمٍ بَلِ افْتَرَاهُ بَلْ هُوَ شَاعِرٌ فَلْيَأْتِنَا بِآيَةٍ كَمَا أُرْسِلَ الأَوَّلُونَ ﴿٥﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

bel kâlû adgâsu ahlâmin (hulmun) bel ifterâ-hu bel huve şâırun felye'tinâ bi (fe li ye'ti-nâ bi) âyetin kemâ ursile el evvelûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
bel hayır (belki)
kâlû dediler
adgâsu karışık, içinden çıkılmayan
ahlâmin (hulmun) rüyalar (rüya), hayaller
bel hayır, belki ... de
ifterâ-hu onu uydurdu
bel hayır, belki ... de
huve o
şâırun şairdir
felye'tinâ bi (fe li ye'ti-nâ bi) o zaman, öyleyse bize getirsin
âyetin bir âyet, mucize
kemâ gibi
ursile gönderildi
el evvelûne evvelkiler

“Hayır, karışık rüyalardır. Hayır, belki onu uydurdu. Hayır, belki de o bir şairdir. Öyleyse evvelkilere gönderildiği gibi bize (de) âyet (mucize) getirsin.” dediler.

ENBİYÂ SURESİ 5. Ayeti Ali Ünal Meali

(Kur’ân’ı nasıl bir kaynağa atfedecekleri konusunda kafaları iyice karışmışlık içinde,) “Yok yok,” dediler, “(bu bir büyü değil;) bu, olsa olsa karmakarışık rüyalardan ibaret bir şey. Hayır hayır, peygamberlik iddia eden o zat, onu kendisi uyduruyor. Hayır, öyle de değil, o zat, galiba bir şair. Şair de değil diyelim, eğer gerçekten peygamberse, daha önce gönderilmiş olan peygamberler gibi o da bir mucize gösterse ya!”

Ali Ünal