Mekke döneminde inmiştir. 112 âyettir. “Enbiyâ”, peygamberler demektir.


فَاسْتَجَبْنَا لَهُ فَكَشَفْنَا مَا بِهِ مِن ضُرٍّ وَآتَيْنَاهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُم مَّعَهُمْ رَحْمَةً مِّنْ عِندِنَا وَذِكْرَى لِلْعَابِدِينَ ﴿٨٤﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

festeceb-nâ (fe istecebnâ) lehu fe keşef-nâ bi-hî min durrin ve âteynâ-hu ehle-hu ve misle-hum mea-hum rahmeten min ındi-nâ ve zikrâ li el âbidîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
festeceb-nâ (fe istecebnâ) bunun üzerine icabet ettik
lehu ona, onun
fe böylece
keşef-nâ giderdik, kaldırdık
şey
bi-hî ona
min durrin zarardan, zarar veren
ve âteynâ-hu ve biz ona verdik
ehle-hu ehlini, ailesini
ve misle-hum ve bir misli (daha)
mea-hum onlarla beraber
rahmeten bir rahmet olsun diye
min ındi-nâ katımızdan
ve zikrâ ve bir zikir, bir öğüt
li el âbidîne kullar için, kullara

Bunun üzerine ona icabet ettik (duasını kabul ettik). Böylece zarar veren şeyi giderdik (hastalığı iyileştirdik). Kullara bir zikir (öğüt) ve katımızdan bir rahmet olsun diye. Ona ehlini (ailesini) ve onlarla beraber bir mislini daha verdik.

ENBİYÂ SURESİ 84. Ayeti Suat Yıldırım Meali

(83-84) Eyyûb’u da an. Hani o: "Ya Rabbî, bu dert bana iyice dokundu. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın" diye niyaz etmiş, Biz de onun duasını kabul buyurup katımızdan bir lütuf ve ibadet edenlere bir ders olmak üzere, hastalığını iyileştirmiş, kendisine aile ve dostlarını bir misliyle beraber vermiştik.

Suat Yıldırım