ENBİYÂ SURESİ 90. Ayeti Ali Ünal Meali
Mekke döneminde inmiştir. 112 âyettir. “Enbiyâ”, peygamberler demektir.
فَاسْتَجَبْنَا لَهُ وَوَهَبْنَا لَهُ يَحْيَى وَأَصْلَحْنَا لَهُ زَوْجَهُ إِنَّهُمْ كَانُوا يُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِ وَيَدْعُونَنَا رَغَبًا وَرَهَبًا وَكَانُوا لَنَا خَاشِعِينَ ﴿٩٠﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
festeceb-nâ (fe istecebnâ)
lehu ve veheb-nâ
lehu
yahyâ
ve aslah-nâ
lehu
zevce-hu
inne-hum
kânû
yusâriûne
fi el hayrâti
ve yed'ûne-nâ
ragaben
ve reheben
ve kânû
lenâ hâşiîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
festeceb-nâ (fe istecebnâ) | ve bunun üzerine icabet ettik |
lehu ve veheb-nâ | ve ona hibe ettik, bağışladık, armağan ettik |
lehu | onun için, ona |
yahyâ | Yahya |
ve aslah-nâ | ve ıslâh ettik (düzelttik) |
lehu | onun için, ona |
zevce-hu | onun zevcesi, eşi |
inne-hum | muhakkak ki onlar |
kânû | onlar oldular |
yusâriûne | yarışıyorlar, yarışırlar |
fi el hayrâti | hayırlarda |
ve yed'ûne-nâ | ve bize dua ederler |
ragaben | rağbet ederek, arzu ederek |
ve reheben | ve korkarak |
ve kânû | ve onlar oldular |
lenâ hâşiîne | bize huşû duyanlar |
Bunun üzerine ona icabet ettik (duasını kabul ettik). Ve ona, Yahya (A.S)’ı hibe (armağan) ettik. Ve onun için, zevcesini de ıslâh ettik (çocuğu olabilecek duruma getirdik). Muhakkak ki onlar, hayırlarda yarışırlardı. Ve Bize, rağbet ederek ve korkarak dua ederlerdi. Ve onlar, Bize huşû duyanlardı.
ENBİYÂ SURESİ 90. Ayeti Ali Ünal Meali
O’nun da duasını kabul buyurup kendisine Yahya’yı armağan ettik ve hanımını O’nun için çocuk doğurmaya elverişli hale getirdik. Gerçekten onlar (Zekeriya, hanımı ve Yahya), yarışırcasına hayırlı işlere koşuşur ve hem ümit, hem endişe içinde Bize yakarırlardı. Doğrusu, Bize karşı derin bir saygı ve baş eğmişlik içindeydiler.
Ali Ünal