Medine döneminde hicretin ikinci yılında Bedir savaşından sonra inmiştir. 75 âyettir. Sûre, adını ilk ayetteki “el-Enfâl” kelimesinden almıştır. “Enfâl”, savaş ganimetleri demektir.


إِذْ أَنتُم بِالْعُدْوَةِ الدُّنْيَا وَهُم بِالْعُدْوَةِ الْقُصْوَى وَالرَّكْبُ أَسْفَلَ مِنكُمْ وَلَوْ تَوَاعَدتَّمْ لاَخْتَلَفْتُمْ فِي الْمِيعَادِ وَلَكِن لِّيَقْضِيَ اللّهُ أَمْراً كَانَ مَفْعُولاً لِّيَهْلِكَ مَنْ هَلَكَ عَن بَيِّنَةٍ وَيَحْيَى مَنْ حَيَّ عَن بَيِّنَةٍ وَإِنَّ اللّهَ لَسَمِيعٌ عَلِيمٌ ﴿٤٢﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

iz entum bil udvetid dunyâ
(bi el udveti ed dunyâ)
(udve)
(dünya)
ve hum bil udvetil kusvâ
(bi el udveti el kusvâ)
(udve)
(kusva)
ve er rekbu esfele min-kum ve lev tevâadtum lehteleftum (le ihteleftum) fîl mîâdi (fî el mîâdi) ve lâkin li yakdıye allâhu emren kâne mef'ûlen li yehlike men heleke an beyyinetin ve yahyâ men hayye an beyyinetin ve inne allâhe le semîun alîmun
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
iz olduğu zaman
entum siz
bil udvetid dunyâ
(bi el udveti ed dunyâ)
(udve)
(dünya)
vadinin yakın kenarında

: (vadinin kenarı, kıyısı)
: (edna (yakın) kelimesinin muennesidir)
  (muennes = dişi kelime)
ve hum ve onlar
bil udvetil kusvâ
(bi el udveti el kusvâ)
(udve)
(kusva)
vadinin uzak kenarında

: (vadinin kenarı, kıyısı)
: (aksa (uzak) kelimesinin muennesidir)
ve er rekbu ve kervan
esfele daha aşağıda
min-kum sizden
ve lev ve eğer, şayet
tevâadtum vaadleştiniz, sözleştiniz
lehteleftum (le ihteleftum) elbette,mutlaka anlaşmazlığa düşerdiniz
fîl mîâdi (fî el mîâdi) zaman hakkında, konusunda
ve lâkin ve fakat, ama
li yakdıye vuku bulması için, olması için
allâhu Allah
emren emir, iş
kâne mef'ûlen yapılması gerekli oldu, yapılacak olan
li yehlike helâk olması için
men heleke helâk olan kişi
an beyyinetin bir beyyineden, delilden
ve yahyâ ve hayatta kalır, yaşar
men hayye yaşayan kişi
an beyyinetin bir beyyineden, delilden
ve inne allâhe ve muhakkak ki Allah
le semîun mutlaka en iyi işiten
alîmun en iyi bilen

Siz vadinin yakın kenarında (Medine tarafı) idiniz ve onlar (da) vadinin uzak tarafında (Mekke tarafı) idiler ve kervan, sizden daha aşağıda idi. Ve şâyet sözleşseydiniz, zaman konusunda mutlaka anlaşmazlığa düşerdiniz. Ve fakat yapılması gerekli olan bir işin (emrin) yapılması, Allah’ın vukua getirmesi; helâk olanın bir beyyineden helâk olması için yaşayanın bir beyyine üzerine yaşaması içindir. Ve muhakkak ki Allah, mutlaka işitendir, bilendir.

ENFÂL SURESİ 42. Ayeti Ali Fikri Yavuz Meali

O vakit (Bedir günü ey müslümanlar), siz vâdinin beri tarafında (Medine yakınında) idiniz; onlar (Düşmanlar) ise, öte yanında (Medine’den uzakta) ve süvarileri de sizden aşağıda (sahil kenarında sağlam ve sulu bir yerde) idiler. Eğer siz savaş için düşmanla muayyen bir vakitte karşılaşmak üzre sözleşmiş olsaydınız, muhakkak ki (az oluşunuzdan ve düşmanların da Peygamberin heybetinden korkmasından dolayı) vâdinizde ihtilâfa düşerdiniz. Fakat mukadder olan müslümanların zafer işini yerine getirmek için, Allah böyle yaptı. Tâ ki helâk olan (küfre varan) açık bir delili (az bir İslâm topluluğunun kalabalık bir düşmanı mağlûp edişi vak’asını) gördükten sonra helâk olsun, diri kalan (mü’min olan) da açık delilden sonra yaşasın. Gerçekten Allah (söylenenleri) işitici, yapılanları bilicidir.

Ali Fikri Yavuz