ENFÂL SURESİ 48. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Medine döneminde hicretin ikinci yılında Bedir savaşından sonra inmiştir. 75 âyettir. Sûre, adını ilk ayetteki “el-Enfâl” kelimesinden almıştır. “Enfâl”, savaş ganimetleri demektir.
وَإِذْ زَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ وَقَالَ لاَ غَالِبَ لَكُمُ الْيَوْمَ مِنَ النَّاسِ وَإِنِّي جَارٌ لَّكُمْ فَلَمَّا تَرَاءتِ الْفِئَتَانِ نَكَصَ عَلَى عَقِبَيْهِ وَقَالَ إِنِّي بَرِيءٌ مِّنكُمْ إِنِّي أَرَى مَا لاَ تَرَوْنَ إِنِّيَ أَخَافُ اللّهَ وَاللّهُ شَدِيدُ الْعِقَابِ ﴿٤٨﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve iz | ve olduğu zaman, olmuştu |
zeyyene | süsledi, güzel gösterdi |
lehum eş şeytânu | onlara şeytan |
a'mâle-hum | amellerini, yaptıklarını |
ve kâle | ve dedi |
lâ gâlibe | galip olacak, yenecek, üstün gelecek yoktur |
lekum el yevme | size bugün |
min en nâsi | insanlardan |
ve innî | ve muhakkak ki ben |
cârun | yardımcı, müttefik (yardım vaadeden) |
lekum | sizin için, size |
fe lemmâ | fakat, ..... olunca |
terâet el fietâni | iki topluluk (birbirini) gördü |
nekesa | arkasına dönüp kaçtı |
alâ akibey-hi | iki topuğu üstünde |
ve kâle | ve dedi |
innî | muhakkak ki ben |
berîun | uzağım |
min-kum | sizden |
innî | muhakkak ki ben |
erâ | görüyorum |
mâ lâ terevne | sizin görmediğiniz şey(ler)i |
innî | muhakkak ki ben |
ehâfu allâhe | ben Allah'tan korkarım |
vallâhu (ve allâhu) | ve Allah |
şedîdu | şiddetli |
el ıkâbi | azap, ceza |
Ve şeytan, onlara amellerini süslemişti. Ve şöyle dedi: “Bugün insanlardan size gâlip olacak yoktur. Ve muhakkak ki ben, size müttefikim (yardımcıyım).” Fakat iki toplum, (birbirini) görünce iki topuğu üzerinde arkasına dönüp kaçtı ve “Ben, sizden uzağım. Gerçekten ben, sizin görmediğiniz şeyleri görüyorum. Muhakkak ki ben, Allah’tan korkarım.” dedi. Ve Allah, ikabı (azabı) şiddetli olandır.
ENFÂL SURESİ 48. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Güya şeytan o zaman, onlara tüm yapıp ettiklerini güzel ve yerinde gösterip: “Bu gün, kimse sizinle baş edemez; çünkü ben de sizin arkanızdayım” demişti. Fakat iki ordu birbirinin görüş alanına girer girmez, topukları üzerinde geri dönüp; “Yoo” dedi “Ben sizden sorumlu değilim. Çünkü bakın sizin görmediğiniz bir şeyi görüyorum ben ve doğrusu Allah'tan korkuyorum. Çünkü Allah gerçekten azabında çok çetin ve çok şiddetlidir.”
Abdullah Parlıyan