ENFÂL SURESİ 72. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Medine döneminde hicretin ikinci yılında Bedir savaşından sonra inmiştir. 75 âyettir. Sûre, adını ilk ayetteki “el-Enfâl” kelimesinden almıştır. “Enfâl”, savaş ganimetleri demektir.
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْ وَهَاجَرُواْ وَجَاهَدُواْ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَالَّذِينَ آوَواْ وَّنَصَرُواْ أُوْلَئِكَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَلَمْ يُهَاجِرُواْ مَا لَكُم مِّن وَلاَيَتِهِم مِّن شَيْءٍ حَتَّى يُهَاجِرُواْ وَإِنِ اسْتَنصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ إِلاَّ عَلَى قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُم مِّيثَاقٌ وَاللّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ ﴿٧٢﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
(ba'du-hum ba'dın) ve ellezîne âmenû ve lem yuhâcirû mâ lekum min velâyeti-him min şey'in hattâ yuhâcirû ve in-istensarû-kum fîd dîni (fî ed dîni) fe aleykum en nasru illâ alâ kavmin beyne-kum ve beyne-hum mîsâkun vallâhu (ve allâhu) bi-mâ ta'melûne basîrun
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
inne | muhakkak ki |
ellezîne âmenû | âmenû olan kimseler |
ve hâcerû | ve hicret ettiler |
ve câhedû | ve cihad ettiler |
bi emvâli-him | mallarıyla |
ve enfusi-him | ve nefsleriyle (canlarıyla) |
fî sebîlillâhi (sebîli allâhi) | Allah'ın yolunda |
vellezîne (ve ellezîne) | ve o kimseler, onlar |
âvev | barındırdılar, himaye ettiler |
ve nasarû | ve yardım ettiler |
ulâike | işte onlar |
ba'du-hum | onların bir kısmı |
evliyâu | velîler |
ba'dın
(ba'du-hum ba'dın) |
bir kısmı
: (birbirlerinin) |
ve ellezîne âmenû | ve âmenû olan kimseler |
ve lem yuhâcirû | ve hicret etmeyen |
mâ lekum | sizin (üzerinizde) yoktur |
min velâyeti-him | onlara velayetiniz, himayeniz |
min şey'in | bir şey (bir sorumluluk) |
hattâ yuhâcirû | onlar hicret edinceye kadar |
ve in-istensarû-kum | ve eğer sizden yardım isterlerse |
fîd dîni (fî ed dîni) | dîn konusunda, dînde |
fe aleykum en nasru | artık, o zaman yardım etmek üzerinizedir (sorumlusunuz) |
illâ | ancak, olması hariç |
alâ kavmin | bir topluluğa |
beyne-kum | sizin aranızda |
ve beyne-hum | ve onların arasında |
mîsâkun | bir anlaşma, misak |
vallâhu (ve allâhu) | ve Allah |
bi-mâ | şeyleri |
ta'melûne | yapıyorsunuz |
basîrun | en iyi gören |
Muhakkak ki; âmenû olan ve hicret eden (göç eden kimseler) ve mallarıyla ve nefsleriyle (canlarıyla) Allah yolunda cihad edenler (savaşanlar), (onları) barındıran (himaye eden) ve yardım edenler, işte onlar birbirlerinin dostlarıdır. Onlar hicret edinceye kadar, onların velâyeti için, sizin üzerinizde bir şey (sorumluluk) yoktur. Ve eğer onlar dîn konusunda sizden yardım isterlerse, sizin ve onların arasında bir misak (durumu) olması hariç, o zaman yardım (etmek) üzerinizedir (üzerinize farzdır). Ve Allah, yapmakta olduğunuz şeyleri görendir.
ENFÂL SURESİ 72. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Öte yandan iman edip, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla çaba gösterip duran kimselere ve hicret edenlere kol kanat açıp yardım edenlere gelince; işte bunlar gerçekten birbirlerinin dostudurlar. Fakat inanmış oldukları halde, sizin bölgenize göç etmemiş olan kimselere gelince; hicret edene kadar onların korunup gözetilmesinden siz hiçbir zaman sorumlu değilsiniz. Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üstünüze borçtur, yeter ki bu yardım kendileriyle aranızda antlaşma bulunan bir topluluğa karşı olmasın. Çünkü Allah yaptığınız herşeyi görmektedir.
Abdullah Parlıyan