Medine döneminde hicretin ikinci yılında Bedir savaşından sonra inmiştir. 75 âyettir. Sûre, adını ilk ayetteki “el-Enfâl” kelimesinden almıştır. “Enfâl”, savaş ganimetleri demektir.


إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْ وَهَاجَرُواْ وَجَاهَدُواْ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَالَّذِينَ آوَواْ وَّنَصَرُواْ أُوْلَئِكَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَلَمْ يُهَاجِرُواْ مَا لَكُم مِّن وَلاَيَتِهِم مِّن شَيْءٍ حَتَّى يُهَاجِرُواْ وَإِنِ اسْتَنصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ إِلاَّ عَلَى قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُم مِّيثَاقٌ وَاللّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ ﴿٧٢﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

inne ellezîne âmenû ve hâcerû ve câhedû bi emvâli-him ve enfusi-him fî sebîlillâhi (sebîli allâhi) vellezîne (ve ellezîne) âvev ve nasarû ulâike ba'du-hum evliyâu ba'dın
(ba'du-hum ba'dın)
ve ellezîne âmenû ve lem yuhâcirû mâ lekum min velâyeti-him min şey'in hattâ yuhâcirû ve in-istensarû-kum fîd dîni (fî ed dîni) fe aleykum en nasru illâ alâ kavmin beyne-kum ve beyne-hum mîsâkun vallâhu (ve allâhu) bi-mâ ta'melûne basîrun
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
inne muhakkak ki
ellezîne âmenû âmenû olan kimseler
ve hâcerû ve hicret ettiler
ve câhedû ve cihad ettiler
bi emvâli-him mallarıyla
ve enfusi-him ve nefsleriyle (canlarıyla)
fî sebîlillâhi (sebîli allâhi) Allah'ın yolunda
vellezîne (ve ellezîne) ve o kimseler, onlar
âvev barındırdılar, himaye ettiler
ve nasarû ve yardım ettiler
ulâike işte onlar
ba'du-hum onların bir kısmı
evliyâu velîler
ba'dın
(ba'du-hum ba'dın)
bir kısmı
: (birbirlerinin)
ve ellezîne âmenû ve âmenû olan kimseler
ve lem yuhâcirû ve hicret etmeyen
mâ lekum sizin (üzerinizde) yoktur
min velâyeti-him onlara velayetiniz, himayeniz
min şey'in bir şey (bir sorumluluk)
hattâ yuhâcirû onlar hicret edinceye kadar
ve in-istensarû-kum ve eğer sizden yardım isterlerse
fîd dîni (fî ed dîni) dîn konusunda, dînde
fe aleykum en nasru artık, o zaman yardım etmek üzerinizedir (sorumlusunuz)
illâ ancak, olması hariç
alâ kavmin bir topluluğa
beyne-kum sizin aranızda
ve beyne-hum ve onların arasında
mîsâkun bir anlaşma, misak
vallâhu (ve allâhu) ve Allah
bi-mâ şeyleri
ta'melûne yapıyorsunuz
basîrun en iyi gören

Muhakkak ki; âmenû olan ve hicret eden (göç eden kimseler) ve mallarıyla ve nefsleriyle (canlarıyla) Allah yolunda cihad edenler (savaşanlar), (onları) barındıran (himaye eden) ve yardım edenler, işte onlar birbirlerinin dostlarıdır. Onlar hicret edinceye kadar, onların velâyeti için, sizin üzerinizde bir şey (sorumluluk) yoktur. Ve eğer onlar dîn konusunda sizden yardım isterlerse, sizin ve onların arasında bir misak (durumu) olması hariç, o zaman yardım (etmek) üzerinizedir (üzerinize farzdır). Ve Allah, yapmakta olduğunuz şeyleri görendir.

ENFÂL SURESİ 72. Ayeti Diyanet İşleri Meali

İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya, işte onlar birbirlerinin velileridir. İman edip hicret etmeyenlere gelince, hicret edinceye kadar, onların velayetleri size ait değildir. Eğer din konusunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavme karşı olmadıkça, yardım etmek üzerinize borçtur. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.

Diyanet İşleri