Mekke döneminde inmiştir. 45 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “Fâtır” kelimesinden almıştır. Fâtır, yaratan, yoktan var eden demektir. Yine ilk âyette geçen “el-Melâike” kelimesinden dolayı “Melâike sûresi” diye de anılır.


وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى وَإِن تَدْعُ مُثْقَلَةٌ إِلَى حِمْلِهَا لَا يُحْمَلْ مِنْهُ شَيْءٌ وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَى إِنَّمَا تُنذِرُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُم بِالغَيْبِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَمَن تَزَكَّى فَإِنَّمَا يَتَزَكَّى لِنَفْسِهِ وَإِلَى اللَّهِ الْمَصِيرُ ﴿١٨﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve lâ tezirû vâziratun vizra uhrâ ve in ted'u muskaletun ilâ himli-hâ lâ yuhmel min-hu şey'un ve lev kâne zâ kurbâ innemâ tunziru ellezîne yahşevne rabbe-hum bi el gaybi ve ekâmû es salâte ve men tezekkâ fe innemâ yetezekkâ li nefsi-hi ve ilâllâhi (ilâ allâhi) el masîru
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve lâ tezirû ve günahını yüklenemez
vâziratun yük taşıyan, günahkâr
vizra ağırlık, yük, günah
uhrâ başka, diğeri
ve in ted'u ve eğer çağırırsa
muskaletun günahları yüklü olan
ilâ himli-hâ onu taşımaya
lâ yuhmel yükletilmez
min-hu ondan
şey'un bir şey
ve lev kâne ve olsa bile
zâ kurbâ onun akrabası, yakını
innemâ ancak, sadece
tunziru sen uyarırsın
ellezîne onlar
yahşevne huşû duyarlar
rabbe-hum onların Rabbi, Rab'leri
bi el gaybi gayba, gaybte
ve ekâmû es salâte ve namazı ikame ettiler
ve men ve kim
tezekkâ tezkiye oldu, nefsini tezkiye etti
fe o taktirde
innemâ ancak, sadece
yetezekkâ tezkiye olur, yapar
li nefsi-hi kendi nefsi için
ve ilâllâhi (ilâ allâhi) ve Allah'adır
el masîru dönüş

Ve yük taşıyan birisi (bir günahkâr) başka birinin yükünü (günahını) yüklenmez. Eğer ağır yüklü kimse, onu (günahlarını) yüklenmeye (başkasını) çağırsa bile ondan hiçbir şey yükletilmez, onun yakını olsa dahi. Sen ancak gaybte Rabbine huşû duyanları ve namazı ikame edenleri uyarırsın. Ve kim tezkiye olursa (nefsini tezkiye ederse), o taktirde bunu sadece kendi nefsi için yapar. Ve dönüş (varış) Allah’adır (Nefs tezkiyesi ile ruh Allah’a döner, ulaşır).

FÂTIR SURESİ 18. Ayeti İsmail Mutlu, Şaban Döğen Meali

Hiç bir günahkar başkasının günahını yüklenmez. Ağır bir günah yükü altındaki kimse yükünü taşımak için birini yardıma cağırsa, o cağırdığı kendi akrabasından bile olsa günahından hiçbir şeyi yüklenmez. Sen ancak görmedikleri halde Rabbinden korkan ve namazlarını dos doğru kılanlari sakındırabilirsin. Günahlardan temizlenen, kendisi için temizlenmiş olur. Dönüş ise Allah'adır.

İsmail Mutlu, Şaban Döğen