FÂTIR SURESİ 18. Ayeti Süleyman Ateş Meali
Mekke döneminde inmiştir. 45 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “Fâtır” kelimesinden almıştır. Fâtır, yaratan, yoktan var eden demektir. Yine ilk âyette geçen “el-Melâike” kelimesinden dolayı “Melâike sûresi” diye de anılır.
وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى وَإِن تَدْعُ مُثْقَلَةٌ إِلَى حِمْلِهَا لَا يُحْمَلْ مِنْهُ شَيْءٌ وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَى إِنَّمَا تُنذِرُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُم بِالغَيْبِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَمَن تَزَكَّى فَإِنَّمَا يَتَزَكَّى لِنَفْسِهِ وَإِلَى اللَّهِ الْمَصِيرُ ﴿١٨﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve lâ tezirû | ve günahını yüklenemez |
vâziratun | yük taşıyan, günahkâr |
vizra | ağırlık, yük, günah |
uhrâ | başka, diğeri |
ve in ted'u | ve eğer çağırırsa |
muskaletun | günahları yüklü olan |
ilâ himli-hâ | onu taşımaya |
lâ yuhmel | yükletilmez |
min-hu | ondan |
şey'un | bir şey |
ve lev kâne | ve olsa bile |
zâ kurbâ | onun akrabası, yakını |
innemâ | ancak, sadece |
tunziru | sen uyarırsın |
ellezîne | onlar |
yahşevne | huşû duyarlar |
rabbe-hum | onların Rabbi, Rab'leri |
bi el gaybi | gayba, gaybte |
ve ekâmû es salâte | ve namazı ikame ettiler |
ve men | ve kim |
tezekkâ | tezkiye oldu, nefsini tezkiye etti |
fe | o taktirde |
innemâ | ancak, sadece |
yetezekkâ | tezkiye olur, yapar |
li nefsi-hi | kendi nefsi için |
ve ilâllâhi (ilâ allâhi) | ve Allah'adır |
el masîru | dönüş |
Ve yük taşıyan birisi (bir günahkâr) başka birinin yükünü (günahını) yüklenmez. Eğer ağır yüklü kimse, onu (günahlarını) yüklenmeye (başkasını) çağırsa bile ondan hiçbir şey yükletilmez, onun yakını olsa dahi. Sen ancak gaybte Rabbine huşû duyanları ve namazı ikame edenleri uyarırsın. Ve kim tezkiye olursa (nefsini tezkiye ederse), o taktirde bunu sadece kendi nefsi için yapar. Ve dönüş (varış) Allah’adır (Nefs tezkiyesi ile ruh Allah’a döner, ulaşır).
FÂTIR SURESİ 18. Ayeti Süleyman Ateş Meali
Hiçbir günâhkâr başkasının günâhını çekmez. Eğer yükü ağır gelen kimse onu taşımak için (başkalarını çağırsa) onun yükünden hiçbir şey, taşınmaz; akrabâsı dahi olsa (kimse onun yükünü taşımaz). Sen ancak görmeden Rablerinden korkanları ve namazı kılanları uyarırsın. Ma'nen arınıp yücelen, kendi yararına arınmış olur. Dönüş Allah'adır, (Allâh, herkese yaptığının karşılığını verir).
Süleyman Ateş