Mekke döneminde inmiştir. 45 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “Fâtır” kelimesinden almıştır. Fâtır, yaratan, yoktan var eden demektir. Yine ilk âyette geçen “el-Melâike” kelimesinden dolayı “Melâike sûresi” diye de anılır.


إِنَّ اللَّهَ يُمْسِكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ أَن تَزُولَا وَلَئِن زَالَتَا إِنْ أَمْسَكَهُمَا مِنْ أَحَدٍ مِّن بَعْدِهِ إِنَّهُ كَانَ حَلِيمًا غَفُورًا ﴿٤١﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

inne allâhe yumsiku es semâvâti ve el arda en tezûlâ ve le in zâletâ in emseke-humâ min ehadin min ba'di-hi inne-hu kâne halîmen gafûran
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
inne allâhe muhakkak ki Allah
yumsiku tutar
es semâvâti samalar, gökler
ve el arda ve arz, yeryüzü, yer
en tezûlâ (ikisinin) zail olması, helâk olması, yok olması
ve le ve elbette, mutlaka, gerçekten
in zâletâ eğer (ikisi) zail olursa (yok olursa)
in sadece
emseke-humâ o ikisini tutar
min ehadin birisi
min ba'di-hi ondan sonra
inne-hu muhakkak ki o
kâne ... idi, ... oldu, ...dır
halîmen halîm
gafûran gafur, mağfiret eden, günahları sevaba çeviren

Muhakkak ki Allah, gökleri ve yeri, zail olurlar diye (zail olmaması için) tutuyor. Gerçekten ikisi de zail olurlarsa (yok olurlarsa), ondan sonra, o ikisini (gökleri ve yeri) O’ndan (Allah’tan) başka tutacak (yoktur). Muhakkak ki O; Halîm’dir, Gafûr’dur (günahları sevaba çeviren).

FÂTIR SURESİ 41. Ayeti Celal Yıldırım Meali

Şüphesiz ki Allah, gökleri ve yeri zeval bulmasınlar diye (koyduğu belli kanunlarıyla) tutmaktadır. Eğer zeval bulacak olurlarsa, O'ndan başka hiçbiri onları (yörüngelerinde) tutamaz. O, muhakkak ki Halîm'dir (her şeye sabırla yönelir, lûtufla muamele eder, ceza vermekte acele etmez); çok bağışlayandır.

Celal Yıldırım