Mekke döneminde inmiştir. 45 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “Fâtır” kelimesinden almıştır. Fâtır, yaratan, yoktan var eden demektir. Yine ilk âyette geçen “el-Melâike” kelimesinden dolayı “Melâike sûresi” diye de anılır.


وَأَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ لَئِن جَاءهُمْ نَذِيرٌ لَّيَكُونُنَّ أَهْدَى مِنْ إِحْدَى الْأُمَمِ فَلَمَّا جَاءهُمْ نَذِيرٌ مَّا زَادَهُمْ إِلَّا نُفُورًا ﴿٤٢﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve aksemû billâhi (bi allâhi) cehde eymâni-him le in câe-hum nezîrun le yekûnunne ehdâ min ihdâ el umemi fe lemmâ câe-hum nezîrun mâ zâde-hum illâ nufûran
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve aksemû ve kasem ettiler
billâhi (bi allâhi) Allah'a
cehde cehd ederek, kuvvetli olarak
eymâni-him oların yeminleri
le elbette, mutlaka, gerçekten
in eğer
câe-hum onlara geldi
nezîrun nezir, uyarıcı
le yekûnunne mutlaka olurlar
ehdâ en çok hidayete eren
min ...’den
ihdâ ahed, bir
el umemi ümmetler
fe fakat
lemmâ olduğu zaman
câe-hum onlara geldi
nezîrun nezir, uyarıcı
mâ zâde-hum onlara artırmadı
illâ ancak, sadece, ...'den başka
nufûran nefret

Ve Allah’a en kuvvetli yeminleri ile kasem ettiler. Eğer gerçekten onlara nezir gelirse, mutlaka en çok hidayete eren ümmetlerden biri olacaklarına. Fakat (bu), onlara nezir (uyarıcı) geldiği zaman onların nefretlerinden başka bir şeyi artırmadı.

FÂTIR SURESİ 42. Ayeti Tefhim-ul Kuran Meali

Yeminlerinin olanca güçleriyle, kendilerine bir uyarıcı, korkutucu gelecek olsa, ümmetlerin herhangi birinden mutlaka daha doğru yolda olacaklarına dair, Allah'a and içtiler. Ancak onlara uyarıcı, korkutucu geldiğinde, nefretlerinden başkasını artırmadı.

Tefhim-ul Kuran