FÂTIR SURESİ 44. Ayeti Tefhim-ul Kuran Meali
Mekke döneminde inmiştir. 45 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “Fâtır” kelimesinden almıştır. Fâtır, yaratan, yoktan var eden demektir. Yine ilk âyette geçen “el-Melâike” kelimesinden dolayı “Melâike sûresi” diye de anılır.
أَوَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَيَنظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَكَانُوا أَشَدَّ مِنْهُمْ قُوَّةً وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيُعْجِزَهُ مِن شَيْءٍ فِي السَّمَاوَاتِ وَلَا فِي الْأَرْضِ إِنَّهُ كَانَ عَلِيمًا قَدِيرًا ﴿٤٤﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
(e lem yanzurû) fî el ardı fe yanzurû keyfe kâne âkıbetu ellezîne min kabli-him ve kânû eşedde min-hum kuvveten ve mâ kâne allâhu lî yu'cize-hu min şey'in fî es semâvâti ve lâ fî el ardı inne-hu kâne alîmen kadîran
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
e | mi? |
ve lem yesîrû
(e lem yanzurû) |
ve gezmediler, dolaşmadılar
: (bakmadılar mı?) |
fî el ardı | yeryüzünde |
fe | artık, böylece |
yanzurû | bakarlar |
keyfe | nasıl |
kâne | oldu |
âkıbetu | akıbet, son, sonuç |
ellezîne | onlar |
min kabli-him | onlardan önce |
ve kânû | ve ... oldular, ... idiler |
eşedde | daha çok, şiddetli |
min-hum | onlardan |
kuvveten | kuvvet, güç |
ve mâ kâne | ve olmadı |
allâhu | Allah |
lî yu'cize-hu | onu aciz bırakacak |
min şey'in | bir şey(den) |
fî es semâvâti | semalarda, göklerde |
ve lâ fî el ardı | ve arzda, yeryüzünde yoktur |
inne-hu | muhakkak ki o |
kâne | ... oldu, ...dır |
alîmen | en iyi bilen |
kadîran | kaadir olan, gücü yeten |
Yeryüzünde dolaşıp, onlardan öncekilerin akıbeti (sonu) nasıl oldu bakmadılar mı? Ve onlardan daha çok kuvvetliydiler. Göklerde ve yerde Allah’ı aciz bırakacak (hiç)bir şey yoktur. Muhakkak ki O, en iyi bilendir, (herşeye) kaadirdir.
FÂTIR SURESİ 44. Ayeti Tefhim-ul Kuran Meali
Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, böylelikle kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler; üstelik onlar, kuvvet bakımından kendilerinden daha şiddetliydiler. Göklerde de, yerde de Allah'ı aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Hiç şüphesiz O, bilendir, güç yetirendir.
Tefhim-ul Kuran