FÂTIR SURESİ 45. Ayeti Harun Yıldırım Meali
Mekke döneminde inmiştir. 45 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “Fâtır” kelimesinden almıştır. Fâtır, yaratan, yoktan var eden demektir. Yine ilk âyette geçen “el-Melâike” kelimesinden dolayı “Melâike sûresi” diye de anılır.
وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللَّهُ النَّاسَ بِمَا كَسَبُوا مَا تَرَكَ عَلَى ظَهْرِهَا مِن دَابَّةٍ وَلَكِن يُؤَخِّرُهُمْ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى فَإِذَا جَاء أَجَلُهُمْ فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ بِعِبَادِهِ بَصِيرًا ﴿٤٥﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve lev | ve eğer, şayet, ... olsaydı |
yuâhızu | muaheze eder, sorgular |
allâhu | Allah |
en nâse | insanlar |
bi-mâ | sebebiyle |
kesebû | kazandılar |
mâ terake | terketmedi, bırakmadı |
alâ zahri-hâ | onun sırtında, onun üstünde |
min dâbbetin | bir dabbe, yürüyen bir canlı |
ve lâkin | ve lâkin |
yuahhıru-hum | onları tehir eder, erteler |
ilâ ecelin | bir zamana kadar |
musemmen | isimlendirilmiş, belirlenmiş |
fe | artık, fakat |
izâ | o zaman |
câe | geldi |
ecelu-hum | onların eceli, onların zamanının sonu |
fe | o zaman |
innallâhe (inne allâhe) | muhakkak ki Allah |
kâne | ... oldu, ... idi, ...dır |
bi ibâdi-hi | onun kullarını, kullarını |
basîran | gören |
Ve eğer Allah insanları, kazandıkları şeyler sebebiyle muaheze etseydi (sorgulasaydı), onun üstünde (yeryüzünde) dabbe (yürüyen bir canlı) bırakmazdı. Ve lâkin belirlenmiş bir zamana kadar onları tehir eder (erteler). Fakat onların ecelleri geldiği zaman (hesaba çeker). Muhakkak ki Allah, kullarını görendir.
FÂTIR SURESİ 45. Ayeti Harun Yıldırım Meali
Eğer Allah, yaptıkları yüzünden insanları (hemen) cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı yaratık bırakmazdı. Fakat Allah, onları belirtilmiş bir süreye kadar erteliyor. Vakitleri gelince (gerekeni yapar). Kuşkusuz Allah, kullarını görmektedir.
Harun Yıldırım