FETİH SURESİ 11. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Medine döneminde inmiştir. 29 âyettir. Sûre, adını 1, 18 ve 27. âyetlerde geçen “fetih” kelimesinden almıştır.
سَيَقُولُ لَكَ الْمُخَلَّفُونَ مِنَ الْأَعْرَابِ شَغَلَتْنَا أَمْوَالُنَا وَأَهْلُونَا فَاسْتَغْفِرْ لَنَا يَقُولُونَ بِأَلْسِنَتِهِم مَّا لَيْسَ فِي قُلُوبِهِمْ قُلْ فَمَن يَمْلِكُ لَكُم مِّنَ اللَّهِ شَيْئًا إِنْ أَرَادَ بِكُمْ ضَرًّا أَوْ أَرَادَ بِكُمْ نَفْعًا بَلْ كَانَ اللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا ﴿١١﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
se yekûlu leke | sana diyecekler |
muhallefûne | arkada kalmış olanlar, geride kalmış olanlar |
min el a'râbi | bedevilerden, göçebe yaşayan Araplar'dan |
şegalet-nâ | bizi meşgul etti |
emvâlu-nâ | bizim mallarımız |
ve ehlû-nâ | ve ehlimiz, ailelerimiz |
fe istagfir lenâ | artık bizim için istiğfar et, mağfiret dile |
yekûlûne | söylüyorlar |
bi elsineti-him | dilleriyle |
mâ | şey |
leyse | değil, olmayan |
fî | içinde, ...'de |
kulûbi-him | onların kalpleri |
kul | de, söyle |
fe | o zaman, artık, böylece |
men | kim |
yemliku | sahip olur, güce malik olur (mani olur, önler) |
lekum | sizin için, size |
min allâhi | Allah'tan |
şey'en | bir şey |
in | eğer |
erâde | irade etti, diledi |
bi-kum | size |
darran | bir darlık, zarar |
ev | veya |
erâde | irade etti, diledi |
bi-kum | size |
nef'en | bir menfaat, yarar, fayda |
bel | hayır, bilâkis (öyle değil) |
kâne | idi, ... oldu, ...'dır |
allâhu | Allah |
bimâ | şeyler |
ta'melûne | amel ediyorsunuz, yapıyorsunuz |
habîran | haberdar (haberi olan) |
Araplardan muhallefunlar (geride kalanlar), sana: “Mallarımız ve ailelerimiz bizi meşgul etti. Artık bizim için mağfiret dile.” diyecekler. Onlar, kalplerinde olmayanı dilleri ile söylüyorlar. De ki: “Eğer Allah, size bir zarar veya fayda dilerse, bu taktirde sizin için Allah’tan (gelen) bir şeye kim mani olabilir (fayda veya zararı önleyebilir)? Hayır (öyle değil), Allah yaptığınız şeylerden haberdardır.”
FETİH SURESİ 11. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Bedevilerden geri kalıp seninle umre yolculuğuna çıkmayanlar, sana karşı: ”Mallarımız, çoluk çocuklarımız bizi meşgul etti. Sen bizim için Allah'tan bağışlanmamızı iste” diyecekler. Böylece onlar kalplerinde olmayan gerçekleri, dilleriyle sahte olarak söylerler. De ki: “Allah size bir zarar vermek veya yarar sağlamak istese, kim Allah'ın istediği birşeyi geri çevirebilir. Hayır, kimse çeviremez. Allah yapmakta olduğunuz herşeyden tamamiyle haberdardır.”
Abdullah Parlıyan