Medine döneminde inmiştir. 29 âyettir. Sûre, adını 1, 18 ve 27. âyetlerde geçen “fetih” kelimesinden almıştır.


سَيَقُولُ لَكَ الْمُخَلَّفُونَ مِنَ الْأَعْرَابِ شَغَلَتْنَا أَمْوَالُنَا وَأَهْلُونَا فَاسْتَغْفِرْ لَنَا يَقُولُونَ بِأَلْسِنَتِهِم مَّا لَيْسَ فِي قُلُوبِهِمْ قُلْ فَمَن يَمْلِكُ لَكُم مِّنَ اللَّهِ شَيْئًا إِنْ أَرَادَ بِكُمْ ضَرًّا أَوْ أَرَادَ بِكُمْ نَفْعًا بَلْ كَانَ اللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا ﴿١١﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

se yekûlu leke muhallefûne min el a'râbi şegalet-nâ emvâlu-nâ ve ehlû-nâ fe istagfir lenâ yekûlûne bi elsineti-him leyse kulûbi-him kul fe men yemliku lekum min allâhi şey'en in erâde bi-kum darran ev erâde bi-kum nef'en bel kâne allâhu bimâ ta'melûne habîran
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
se yekûlu leke sana diyecekler
muhallefûne arkada kalmış olanlar, geride kalmış olanlar
min el a'râbi bedevilerden, göçebe yaşayan Araplar'dan
şegalet-nâ bizi meşgul etti
emvâlu-nâ bizim mallarımız
ve ehlû-nâ ve ehlimiz, ailelerimiz
fe istagfir lenâ artık bizim için istiğfar et, mağfiret dile
yekûlûne söylüyorlar
bi elsineti-him dilleriyle
şey
leyse değil, olmayan
içinde, ...'de
kulûbi-him onların kalpleri
kul de, söyle
fe o zaman, artık, böylece
men kim
yemliku sahip olur, güce malik olur (mani olur, önler)
lekum sizin için, size
min allâhi Allah'tan
şey'en bir şey
in eğer
erâde irade etti, diledi
bi-kum size
darran bir darlık, zarar
ev veya
erâde irade etti, diledi
bi-kum size
nef'en bir menfaat, yarar, fayda
bel hayır, bilâkis (öyle değil)
kâne idi, ... oldu, ...'dır
allâhu Allah
bimâ şeyler
ta'melûne amel ediyorsunuz, yapıyorsunuz
habîran haberdar (haberi olan)

Araplardan muhallefunlar (geride kalanlar), sana: “Mallarımız ve ailelerimiz bizi meşgul etti. Artık bizim için mağfiret dile.” diyecekler. Onlar, kalplerinde olmayanı dilleri ile söylüyorlar. De ki: “Eğer Allah, size bir zarar veya fayda dilerse, bu taktirde sizin için Allah’tan (gelen) bir şeye kim mani olabilir (fayda veya zararı önleyebilir)? Hayır (öyle değil), Allah yaptığınız şeylerden haberdardır.”

FETİH SURESİ 11. Ayeti Ali Ünal Meali

(Umre davetine olumlu cevap vermeyerek) geride kalan bedevîler (çöl sakinleri), (mazeret beyanında bulunacak ve) sana, “Mallarımız ve ailemizle meşgul olmak bizi oyaladı. Bu sebeple, bizim için Allah’tan bağışlanma dileyiver!” diyeceklerdir. Onlar, dilleriyle kalblerinde olmayan şeyi söylerler. De ki: “(Böyle diyorsunuz da,) Allah hakkınızda bir zarar dilese veya sizin için bir fayda irade buyursa, sizin için Allah’a bir şey yaptırmaya kimin gücü yeter? (Siz ne mazeret ileri sürerseniz sürün,) Allah yaptığınız her şeyden hakkıyla haberdardır.”

Ali Ünal