Medine döneminde inmiştir. 29 âyettir. Sûre, adını 1, 18 ve 27. âyetlerde geçen “fetih” kelimesinden almıştır.


سَيَقُولُ الْمُخَلَّفُونَ إِذَا انطَلَقْتُمْ إِلَى مَغَانِمَ لِتَأْخُذُوهَا ذَرُونَا نَتَّبِعْكُمْ يُرِيدُونَ أَن يُبَدِّلُوا كَلَامَ اللَّهِ قُل لَّن تَتَّبِعُونَا كَذَلِكُمْ قَالَ اللَّهُ مِن قَبْلُ فَسَيَقُولُونَ بَلْ تَحْسُدُونَنَا بَلْ كَانُوا لَا يَفْقَهُونَ إِلَّا قَلِيلًا ﴿١٥﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

se yekûlu muhallefûne izâ intalaktum ilâ megânime li te'huzû-hâ zerû-nâ nettebi' kum yurîdûne en yubeddilû kelâma allâhi kul len tettebiû-nâ kezâlikum kâle allâhu min kablu fe se yekûlûne bel tahsudûne-nâ bel kânû lâ yefkahûne illâ kalîlen
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
se yekûlu diyecek(ler)
muhallefûne geri kalanlar, arkada kalmış olanlar (savaşa katılmayanlar)
izâ ... olduğu zaman
intalaktum siz ayrıldınız, gittiniz
ilâ megânime ganimetlere
li te'huzû-hâ onu (onları) almak için
zerû-nâ bizi bırakın (bize izin verin)
nettebi' kum size tâbî olalım, arkanızdan gelelim
yurîdûne istiyorlar
en yubeddilû değiştirmek
kelâma allâhi Allah'ın kelâmı
kul de ki, söyle
len tettebiû-nâ siz asla bize tâbî olamazsınız (bizimle gelemezsiniz)
kezâlikum işte böyle, böyle
kâle dedi
allâhu Allah
min kablu önceden, daha önce
fe o zaman
se yekûlûne diyecekler
bel hayır
tahsudûne-nâ bize haset ediyorsunuz, bizi kıskanıyorsunuz
bel hayır
kânû idi, ... oldu, ...'dır
lâ yefkahûne fıkıh edemiyorlar, idrak edemiyorlar, anlayamıyorlar
illâ ancak, hariç, ...'den başka
kalîlen az, pek az

(Savaştan) geri kalanlar, ganimetlerin (bulunduğu yere) onları almak için gittiğiniz zaman: “Bizi bırakın (bize izin verin), size tâbî olalım.” diyecekler. (Onlar) Allah’ın kelâmını değiştirmek istiyorlar. (Onlara) de ki: “Siz asla bize tâbî olamazsınız. Allahû Tealâ daha önce böyle buyurdu.” O zaman (onlar da): “Hayır, siz bize haset ediyorsunuz (bizi kıskanıyorsunuz).” diyecekler. Hayır, onlar pek azı hariç, fıkıh (idrak) edemiyorlar (anlayamıyorlar).

FETİH SURESİ 15. Ayeti Ali Bulaç Meali

(Savaştan) Geride bırakılanlar, siz ganimetleri almaya gittiğiniz zaman diyeceklerdir ki: "Bizi bırakın da sizi izleyelim." Onlar, Allah'ın kelamını değiştirmek istiyorlar. De ki: "siz, kesin olarak bizim izimizden gelemezsiniz. Allah, daha evvel böyle buyurdu." Bunun üzerine: "Hayır, bizi kıskanıyorsunuz" diyecekler. Hayır, onlar pek az anlayan kimselerdir.

Ali Bulaç