FETİH SURESİ 26. Ayeti Harun Yıldırım Meali
Medine döneminde inmiştir. 29 âyettir. Sûre, adını 1, 18 ve 27. âyetlerde geçen “fetih” kelimesinden almıştır.
إِذْ جَعَلَ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي قُلُوبِهِمُ الْحَمِيَّةَ حَمِيَّةَ الْجَاهِلِيَّةِ فَأَنزَلَ اللَّهُ سَكِينَتَهُ عَلَى رَسُولِهِ وَعَلَى الْمُؤْمِنِينَ وَأَلْزَمَهُمْ كَلِمَةَ التَّقْوَى وَكَانُوا أَحَقَّ بِهَا وَأَهْلَهَا وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا ﴿٢٦﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
(ceale fî) ellezîne keferû fî kulûbi-him el hamiyyete hamiyyete el câhiliyyeti fe enzele allâhu sekînete-hu alâ resûli-hî ve alâ mu'minîne ve elzeme-hum kelimete takvâ ve kânû ehakka bi-hâ ve ehle-hâ ve kâne allâhu bi kulli şey'in alîmen
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
iz | ... olunca |
ceale
(ceale fî) |
kıldı, yaptı
: (yerleştirdi) |
ellezîne | onlar, ... olanlar |
keferû | inkâr ettiler, kâfir oldular |
fî kulûbi-him | onların kalplerinde, kalplerinin içine, kalplerine |
el hamiyyete | hamiyyet, gayret, ihtimam, himaye, muhafaza etme duygusu |
hamiyyete el câhiliyyeti | cahillik duygusu, cahiliyet taassubu |
fe enzele | böylece indirdi |
allâhu | Allah |
sekînete-hu | sekînetini, huzur ve güvenini |
alâ | üzerine |
resûli-hî | onun resûlü, kendi resûlü |
ve alâ | ve üzerine |
mu'minîne | mü'minler |
ve elzeme-hum | ve onlara elzem oldu, onlar hakettiler |
kelimete | kelime, söz |
takvâ | takva |
ve kânû | ve ... oldular |
ehakka | daha çok hak sahibi |
bi-hâ | ona |
ve ehle-hâ | ve ona ehil, lâyık |
ve kâne | ve oldu |
allâhu | Allah |
bi kulli şey'in | herşeyi |
alîmen | en iyi bilen |
Kâfirler hamiyeti, cahiliye taassubunu kalplerine yerleştirince, Allah da Resûl’ünün ve mü’minlerin üzerine sekînetini indirdi. Ve takva sözü onlara elzem oldu (hakettiler). Ve onu (takva sahibi olmayı), en çok onlar hakettiler. Ve ona ehil (lâyık) oldular. Ve Allah, herşeyi en iyi bilendir.
FETİH SURESİ 26. Ayeti Harun Yıldırım Meali
Hani o küfürlerinde bilinçli olarak ısrar edenler, kendi kalplerinde o taassub ve kibri yani cahiliyye taassub ve kibrini koymuşlardı da Allah da hemen güven ve yatışma duygusunu Rasulü’nün ve mü’minlerin üzerine indirdi ve onları takva sözü üzerinde kararlılıkla ayakta tuttu. Zaten onlar da buna layık ve ehil idiler. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
Harun Yıldırım