Mekke döneminde inmiştir. 68-70. âyetlerin Medine döneminde indiği konusunda bir rivayet de vardır. 77 âyettir. Sûre, adını ilk âyette geçen “el-Furkân” kelimesinden almaktadır. Furkân, “hak ile batılı birbirinden ayıran” demek olup Kur’an’ın isimlerinden biridir.


وَلَقَدْ أَتَوْا عَلَى الْقَرْيَةِ الَّتِي أُمْطِرَتْ مَطَرَ السَّوْءِ أَفَلَمْ يَكُونُوا يَرَوْنَهَا بَلْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ نُشُورًا ﴿٤٠﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve lekad etev alâ el karyeti elletî umtırat matara es sev'ı e fe lem yekûnû yeravne-hâ bel kânû lâ yercûne nuşûren
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve lekad ve andolsun ki
etev geldiler
alâ el karyeti kasabaya, ülkeye
elletî ki o
umtırat yağmur yağdırıldı
matara yağmur
es sev'ı kötü, fena (felâket)
e fe lem yekûnû öyle olmadı mı, hâlâ olmadı mı?
yeravne-hâ onu görürler
bel hayır
kânû oldular, ... idiler
lâ yercûne dilemiyorlar, ümit etmiyorlar
nuşûren yeniden dirilmek

Ve andolsun ki onlar, felâket yağmuru yağdırılmış olan kasabaya geldiler. Onu görmediler mi? Hayır, onlar yeniden dirilmeyi ümit etmiyorlardı.

FURKÂN SURESİ 40. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali

Ve andolsun ki, felaket yağmuruna tutulmuş olan karyeye varmışlardı. Artık onu görür olmamışlar mı idi? Hayır, öldükten sonra dirilip kalkmayı ummaz olmuşlardır.

Ömer Nasuhi Bilmen