FUSSİLET SURESİ 22. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Mekke döneminde inmiştir. 54 âyettir. Sûre, adını üçüncü âyette geçen ve Kur’an âyetlerini niteleyen “fussilet” ifadesinden almıştır. “Fussilet”, “genişçe açıklandı” demektir. Sûre, ayrıca “Hâ Mîm es-Secde” diye de anılır.
وَمَا كُنتُمْ تَسْتَتِرُونَ أَنْ يَشْهَدَ عَلَيْكُمْ سَمْعُكُمْ وَلَا أَبْصَارُكُمْ وَلَا جُلُودُكُمْ وَلَكِن ظَنَنتُمْ أَنَّ اللَّهَ لَا يَعْلَمُ كَثِيرًا مِّمَّا تَعْمَلُونَ ﴿٢٢﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
ve
mâ kuntum
testetirûne
en yeşhede
aleykum
sem'u-kum
ve lâ
ebsâru-kum
ve lâ
culûdu-kum
ve lâkin
zanentum
enne
allâhe
lâ ya'lemu
kesîran
mimmâ (min mâ)
ta'melûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve | ve |
mâ kuntum | siz ... olmadınız |
testetirûne | setrediyorsunuz, gizliyorsunuz, saklıyorsunuz, sakınıyorsunuz |
en yeşhede | şahitlik etmesi |
aleykum | size, size karşı (aleyhinize) |
sem'u-kum | işitme hassalarınız, kulaklarınız |
ve lâ | ve olmaz |
ebsâru-kum | görme hassalarınız, gözleriniz |
ve lâ | ve olmaz |
culûdu-kum | ciltleriniz, uzuvlarınız |
ve lâkin | lâkin, fakat |
zanentum | siz zannettiniz, sandınız |
enne | ... olduğunu |
allâhe | Allah |
lâ ya'lemu | bilmez, bilmiyor |
kesîran | çok, çoğu |
mimmâ (min mâ) | şeyden |
ta'melûne | yapıyorsunuz |
Kulaklarınızın, gözlerinizin ve cildinizin (uzuvlarınızın) sizin aleyhinize şahitlik etmesinden (edeceğinden) sakınmıyordunuz. Ve lâkin yaptıklarınızdan çoğunu Allah’ın bilmediğini zannediyordunuz.
FUSSİLET SURESİ 22. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Ve siz günahları işlerken kulaklarınızın, gözlerinizin, derilerinizin aleyhinizde şahitlik edeceklerini ümit etmiyor, onlardan hiçbir şeyinizi gizlemiyordunuz ve hatta sanıyordunuz ki, yaptıklarınızın pek çoğunu Allah bile bilmez.
Abdullah Parlıyan