Mekke döneminde inmiştir. 54 âyettir. Sûre, adını üçüncü âyette geçen ve Kur’an âyetlerini niteleyen “fussilet” ifadesinden almıştır. “Fussilet”, “genişçe açıklandı” demektir. Sûre, ayrıca “Hâ Mîm es-Secde” diye de anılır.


مَا يُقَالُ لَكَ إِلَّا مَا قَدْ قِيلَ لِلرُّسُلِ مِن قَبْلِكَ إِنَّ رَبَّكَ لَذُو مَغْفِرَةٍ وَذُو عِقَابٍ أَلِيمٍ ﴿٤٣﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

mâ yukâlu leke illâ kad kîle li er rusuli min kabli-ke inne rabbe-ke le magfiratin ve zû ikâbin elîmin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
mâ yukâlu söylenen şey
leke sana
illâ ancak, hariç, ...'den baska
şey
kad kîle söylenmiş
li er rusuli resûllere
min kabli-ke senden önce
inne muhakkak ki
rabbe-ke senin Rabbin
le elbette, mutlaka
sahip
magfiratin mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi)
ve zû ve sahip
ikâbin ikab, şiddetli ceza, azap
elîmin acı, elem

Sana söylenen, senden öncekilere söylenmiş olandan başka bir şey değildir. Muhakkak ki senin Rabbin, mağfiretin ve elîm azabın sahibidir.

FUSSİLET SURESİ 43. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali

Sana senden evvelki resûllere denilmiş olan şeyden başkası denilmiyor. Şüphe yok ki, Senin Rabbin elbette mağfiret sahibidir ve pek acıklı ikâb sahibidir.

Ömer Nasuhi Bilmen