FUSSİLET SURESİ 44. Ayeti İbni Kesir Meali
Mekke döneminde inmiştir. 54 âyettir. Sûre, adını üçüncü âyette geçen ve Kur’an âyetlerini niteleyen “fussilet” ifadesinden almıştır. “Fussilet”, “genişçe açıklandı” demektir. Sûre, ayrıca “Hâ Mîm es-Secde” diye de anılır.
وَلَوْ جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا أَعْجَمِيًّا لَّقَالُوا لَوْلَا فُصِّلَتْ آيَاتُهُ أَأَعْجَمِيٌّ وَعَرَبِيٌّ قُلْ هُوَ لِلَّذِينَ آمَنُوا هُدًى وَشِفَاء وَالَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ فِي آذَانِهِمْ وَقْرٌ وَهُوَ عَلَيْهِمْ عَمًى أُوْلَئِكَ يُنَادَوْنَ مِن مَّكَانٍ بَعِيدٍ ﴿٤٤﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve lev | ve eğer, şâyet |
cealnâ-hu | onu kıldık, yaptık |
kur'ânen | Kur'ân |
a'cemiyyen | yabancı dil, Arapça olmayan |
le | elbette, mutlaka |
kâlû | dediler |
lev | olsa |
lâ | değil |
fussilet | açıklandı |
âyâtu-hu | onun âyetleri |
e | mi? |
a'cemiyyun | yabancı dil, Arapça olmayan |
ve arabîyyun | ve Arap |
kul | de ki, söyle |
huve | o |
li ellezîne | onlar için |
âmenû | âmenû oldular, îmân ettiler (Allah'a ulaşmayı dilediler) |
huden | hidayet |
ve sifâun | ve şifa |
vellezîne | ve onlar |
lâ yu'minûne | mü'min olmazlar, îmân etmezler |
fî | içinde, ...'de |
âzâni-him | onların kulakları |
vakrun | vakra, işitmeyi engelleyen sistem |
ve huve | ve o |
aleyhim | onlara |
amen | körlüktür |
ulâike | işte onlar |
yunâdevne | seslenilir |
min | ...'den |
mekânin | yer, mekân |
baîdin | uzak |
Ve eğer O’nu (Kitab’ı), yabancı dil bir Kur’ân kılsaydık, mutlaka: “O’nun âyetleri açıklanmalı değil miydi?” derlerdi. Araba yabancı dil mi? De ki: “O, âmenû olanlar için hidayet ve şifadır. Ve mü’min olmayanların kulaklarında vakra vardır. O (Kur’ân), onlara karşı körlüktür (şifa ve hidayet değildir). İşte onlara uzak bir yerden seslenilir.”
FUSSİLET SURESİ 44. Ayeti İbni Kesir Meali
Biz; onu yabancı bir dil ile ortaya koysaydık diyeceklerdi ki: Ayetleri tafsilatlı olarak açıklamalı değil miydi? Hem yabancı, hem da Arab'a mı hitab etmektedir? De ki: İman edenler için hidayet ve şifadır. İman etmemiş olanların kulaklarında ise bir ağırlık vardır ve bu, onlara kapalıdır. Sanki onlara uzak bir mesafeden sesleniyorlar da anlamıyorlar.
İbni Kesir