Mekke döneminde inmiştir. 54 âyettir. Sûre, adını üçüncü âyette geçen ve Kur’an âyetlerini niteleyen “fussilet” ifadesinden almıştır. “Fussilet”, “genişçe açıklandı” demektir. Sûre, ayrıca “Hâ Mîm es-Secde” diye de anılır.


وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ فَاخْتُلِفَ فِيهِ وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِن رَّبِّكَ لَقُضِيَ بَيْنَهُمْ وَإِنَّهُمْ لَفِي شَكٍّ مِّنْهُ مُرِيبٍ ﴿٤٥﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve lekad âteynâ mûsâ el kitâbe fe ihtulife fî-hi ve lev lâ kelimetun sebekat min rabbi-ke le kudiye beyne-hum ve inne-hum le şekkin min-hu murîbin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve lekad ve andolsun ki
âteynâ biz verdik
mûsâ Musa
el kitâbe kitap
fe fakat
ihtulife ihtilâf ettiler, anlaşmazlığa düştüler
fî-hi onda, onun hakkında
ve lev lâ ve olmasaydı
kelimetun söz
sebekat geçti
min ...'den
rabbi-ke senin Rabbin
le elbette, mutlaka
kudiye yerine getirildi, bitirildi, hüküm verildi (verilirdi)
beyne-hum onların arasında
ve inne-hum ve muhakkak ki onlar
le elbette, mutlaka
içinde
şekkin şek, şüphe
min-hu ondan
murîbin şüphe içinde olan

Ve andolsun ki Musa (A.S)’a kitap verdik. Fakat onun hakkında ihtilâf ettiler. Rabbinden bir söz geçmemiş olsaydı, onların arasında (hemen) hüküm verilirdi. Ve muhakkak ki onlar, ondan mutlaka şek ve şüphe içinde olanlardır.

FUSSİLET SURESİ 45. Ayeti Harun Yıldırım Meali

Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik, onda da ayrılığa düşüldü. Eğer Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında derhal hükmedilirdi (işleri bitirilirdi). Onlar Kur'an hakkında derin bir şüphe içindedirler.

Harun Yıldırım