Mekke döneminde inmiştir. 54 âyettir. Sûre, adını üçüncü âyette geçen ve Kur’an âyetlerini niteleyen “fussilet” ifadesinden almıştır. “Fussilet”, “genişçe açıklandı” demektir. Sûre, ayrıca “Hâ Mîm es-Secde” diye de anılır.


وَلَئِنْ أَذَقْنَاهُ رَحْمَةً مِّنَّا مِن بَعْدِ ضَرَّاء مَسَّتْهُ لَيَقُولَنَّ هَذَا لِي وَمَا أَظُنُّ السَّاعَةَ قَائِمَةً وَلَئِن رُّجِعْتُ إِلَى رَبِّي إِنَّ لِي عِندَهُ لَلْحُسْنَى فَلَنُنَبِّئَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِمَا عَمِلُوا وَلَنُذِيقَنَّهُم مِّنْ عَذَابٍ غَلِيظٍ ﴿٥٠﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve le in ezaknâ-hu rahmeten min-nâ min ba'di darrâe messet-hu le yekûlenne hâzâ ve mâ ezunnu es sâate kâimeten ve le in ruci'tu ilâ rabbî inne inde-hu le el husnâ fe le nunebbi enne ellezîne keferû bimâ amilû ve le nuzîkanne-hum min azâbin galîzin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve le ve elbette, mutlaka
in şâyet, eğer
ezaknâ-hu ona tattırdık
rahmeten bir rahmet
min-nâ bizden
min ...'den
ba'di sonra
darrâe şiddetli darlık, zarar
messet-hu ona dokundu
le mutlaka, elbette
yekûlenne mutlaka söyler
hâzâ bu
benim
ve mâ ezunnu ve ben sanmıyorum
es sâate o saat
kâimeten kaim olan, vuku olan
ve le in ve eğer, şâyet, olsa bile
ruci'tu döndürüldüm
ilâ rabbî Rabbime
inne muhakkak ki, mutlaka
benim için ... vardır
inde-hu onun yanında
le mutlaka, gerçekten
el husnâ güzellik
fe böylece, artık, o zaman
le elbette, mutlaka
nunebbi haber vereceğiz
enne mutlaka
ellezîne onlar
keferû inkâr ettiler, kâfir oldular
bimâ şeyi
amilû yaptılar
ve le ve elbette, mutlaka
nuzîkanne-hum onlara mutlaka tattıracağız
min ...'den
azâbin azap
galîzin galiz, dehşetli

Ve eğer ona bir zarar dokunduktan sonra Bizden bir rahmet tattırırsak, mutlaka “Bu benimdir (hakkımdır). Ve ben, o saatin kaim olacağını (kıyâmet saatinin geleceğini) zannetmiyorum. Ve eğer gerçekten Rabbime geri döndürülsem bile, muhakkak ki O’nun (Allah’ın) yanında mutlaka güzellikler vardır.” der. O zaman kâfirlere, yaptıkları şeyleri elbette haber vereceğiz. Ve mutlaka dehşetli azaptan onlara tattıracağız.

FUSSİLET SURESİ 50. Ayeti Ali Bulaç Meali

Oysa ona dokunan bir zarardan sonra tarafımızdan bir rahmet taddırsak, mutlaka: "Bu benim (hakkım)dır. Ve ben kıyamet saatinin kopacağını da sanmıyorum; eğer Rabbime döndürülsem bile, muhakkak O'nun katında benim için daha güzel olanı vardır." der. Ama andolsun biz, o kâfirlere yaptıklarını haber vereceğiz ve andolsun onlara, en kaba bir azabtan taddıracağız.

Ali Bulaç