Medine döneminde inmiştir. 18 âyettir. Sûre, adını dördüncü âyette geçen “Hucurât” kelimesinden almıştır. Hucurât odalar demektir. Burada Hz. Peygamber’in aile efradıyla birlikte ikamet ettiği odalar kastedilmektedir.


قَالَتِ الْأَعْرَابُ آمَنَّا قُل لَّمْ تُؤْمِنُوا وَلَكِن قُولُوا أَسْلَمْنَا وَلَمَّا يَدْخُلِ الْإِيمَانُ فِي قُلُوبِكُمْ وَإِن تُطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَا يَلِتْكُم مِّنْ أَعْمَالِكُمْ شَيْئًا إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ ﴿١٤﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

kâlet el a'râbu amennâ kul lem tu'minû ve lâkin kûlû eslem-nâ ve lemmâ yedhuli el îmânu fî kulûbi-kum ve in tutîû allâhe ve resûle-hu lâ yelit-kum min a'mâli-kum şey'en inne allâhe gafûrun rahîmun
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
kâlet dedi(ler)
el a'râbu Bedevî Araplar
amennâ biz îmân ettik, âmenû olduk
kul de, söyle
lem tu'minû âmenû olmadınız, Allah'a ulaşmayı dilemediniz
ve lâkin ve lâkin, ama, fakat
kûlû deyin, söyleyin
eslem-nâ İslâm olduk, teslim olduk
ve lemmâ yedhuli ve henüz dahil olmadı, girmedi
el îmânu îmân
fî kulûbi-kum kalplerinize
ve in ve eğer
tutîû allâhe Allah'a itaat edersiniz
ve resûle-hu ve onun resûlü
lâ yelit-kum size (sizden) eksiltmez
min a'mâli-kum sizin amellerinizden
şey'en bir şey
inne allâhe muhakkak ki Allah
gafûrun Gafur’dur, mağfiret edendir
rahîmun Rahîm’dir, Rahîm esması ile tecelli eden, rahmet nuru gönderen

Araplar: “Biz âmenû olduk.” dediler. (Onlara) de ki: “Siz âmenû olmadınız (Allah’a ulaşmayı dilemediniz). Fakat: "Teslim olduk." deyin. Kalplerinize (içine) îmân girmedi. Ve eğer Allah’a ve O’nun Resûl'üne itaat ederseniz (Allah’a ulaşmayı dilerseniz), amellerinizden bir şey eksiltmez. Muhakkak ki Allah, Gafur’dur, Rahîm’dir.”

HUCURÂT SURESİ 14. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali

Çölde yaşayanlardan, yani bedevîlerden bir kısmı kıtlık yılında, ganimetlerden istifade etmek için, savaşı bırakıp Medine'ye gelerek “İnandık” dediler. De ki: “Siz henüz imana ermediniz, fakat İslâm olduk deyin, çünkü siz şeklen güvenliğiniz için İslâm'a girdiniz. Çünkü iman gönülden olur, İslâm ise itaat ederek, barışa girmek, savaşı bırakmaktır. Böylece savaşı bırakmakla, İslâm olup güvene girdiniz, fakat iman henüz kalplerinize girmedi. Ama Allah'a ve elçisine itaat ederseniz, Allah yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah, çok acıyan ve çok bağışlayandır.”

Abdullah Parlıyan