HUCURÂT SURESİ 14. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Medine döneminde inmiştir. 18 âyettir. Sûre, adını dördüncü âyette geçen “Hucurât” kelimesinden almıştır. Hucurât odalar demektir. Burada Hz. Peygamber’in aile efradıyla birlikte ikamet ettiği odalar kastedilmektedir.
قَالَتِ الْأَعْرَابُ آمَنَّا قُل لَّمْ تُؤْمِنُوا وَلَكِن قُولُوا أَسْلَمْنَا وَلَمَّا يَدْخُلِ الْإِيمَانُ فِي قُلُوبِكُمْ وَإِن تُطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَا يَلِتْكُم مِّنْ أَعْمَالِكُمْ شَيْئًا إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ ﴿١٤﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
kâlet | dedi(ler) |
el a'râbu | Bedevî Araplar |
amennâ | biz îmân ettik, âmenû olduk |
kul | de, söyle |
lem tu'minû | âmenû olmadınız, Allah'a ulaşmayı dilemediniz |
ve lâkin | ve lâkin, ama, fakat |
kûlû | deyin, söyleyin |
eslem-nâ | İslâm olduk, teslim olduk |
ve lemmâ yedhuli | ve henüz dahil olmadı, girmedi |
el îmânu | îmân |
fî kulûbi-kum | kalplerinize |
ve in | ve eğer |
tutîû allâhe | Allah'a itaat edersiniz |
ve resûle-hu | ve onun resûlü |
lâ yelit-kum | size (sizden) eksiltmez |
min a'mâli-kum | sizin amellerinizden |
şey'en | bir şey |
inne allâhe | muhakkak ki Allah |
gafûrun | Gafur’dur, mağfiret edendir |
rahîmun | Rahîm’dir, Rahîm esması ile tecelli eden, rahmet nuru gönderen |
Araplar: “Biz âmenû olduk.” dediler. (Onlara) de ki: “Siz âmenû olmadınız (Allah’a ulaşmayı dilemediniz). Fakat: "Teslim olduk." deyin. Kalplerinize (içine) îmân girmedi. Ve eğer Allah’a ve O’nun Resûl'üne itaat ederseniz (Allah’a ulaşmayı dilerseniz), amellerinizden bir şey eksiltmez. Muhakkak ki Allah, Gafur’dur, Rahîm’dir.”
HUCURÂT SURESİ 14. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Çölde yaşayanlardan, yani bedevîlerden bir kısmı kıtlık yılında, ganimetlerden istifade etmek için, savaşı bırakıp Medine'ye gelerek “İnandık” dediler. De ki: “Siz henüz imana ermediniz, fakat İslâm olduk deyin, çünkü siz şeklen güvenliğiniz için İslâm'a girdiniz. Çünkü iman gönülden olur, İslâm ise itaat ederek, barışa girmek, savaşı bırakmaktır. Böylece savaşı bırakmakla, İslâm olup güvene girdiniz, fakat iman henüz kalplerinize girmedi. Ama Allah'a ve elçisine itaat ederseniz, Allah yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah, çok acıyan ve çok bağışlayandır.”
Abdullah Parlıyan