HUCURÂT SURESİ 9. Ayeti Mustafa İslamoğlu Meali
Medine döneminde inmiştir. 18 âyettir. Sûre, adını dördüncü âyette geçen “Hucurât” kelimesinden almıştır. Hucurât odalar demektir. Burada Hz. Peygamber’in aile efradıyla birlikte ikamet ettiği odalar kastedilmektedir.
وَإِن طَائِفَتَانِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ اقْتَتَلُوا فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا فَإِن بَغَتْ إِحْدَاهُمَا عَلَى الْأُخْرَى فَقَاتِلُوا الَّتِي تَبْغِي حَتَّى تَفِيءَ إِلَى أَمْرِ اللَّهِ فَإِن فَاءتْ فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا بِالْعَدْلِ وَأَقْسِطُوا إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ ﴿٩﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve | ve |
in tâifetâni | eğer iki grup, iki topluluk |
min el mu'minîn | mü'minlerden |
iktetelû | savaştılar |
fe | fakat, o zaman, o taktirde |
aslihû | ıslâh edin |
beyne-humâ | onların aralarını, o ikisinin arasını |
fe | fakat, o zaman, o taktirde |
in | eğer |
begat | zulmetti, saldırdı |
ihdâ-humâ | ikisinden biri |
alâ el uhrâ | diğerine |
fe | fakat, o zaman, o taktirde |
kâtilû | savaşın |
elletî | ki o |
tebgî | zulmeder, saldırır |
hattâ | oluncaya kadar |
tefîe | döner |
ilâ emri allâhi | Allah'ın emrine |
fe | bundan sonra, böylece |
in fâet | eğer dönerse |
fe | bundan sonra, böylece |
aslihû | ıslâh edin, düzeltin |
beyne-humâ | onların aralarını, o ikisinin arasını |
bi el adli | adaletle |
ve aksitû | ve adaletli olun |
inne allâhe | muhakkak ki Allah |
yuhibbu | sever |
el muksitîne | adil olanlar, adaletle davrananlar |
Ve eğer mü’minlerden iki grup savaşırlarsa, o zaman ikisinin arasını düzeltin. Fakat, eğer ikisinden biri diğerine saldırırsa, o taktirde saldıran grupla Allah’ın emrine dönünceye kadar savaşın. Bundan sonra eğer dönerse, böylece ikisinin arasını adaletle düzeltin, (onlara) adil davranın (diğerine zulmetmeyin). Muhakkak ki Allah, adaletle davrananları sever.
HUCURÂT SURESİ 9. Ayeti Mustafa İslamoğlu Meali
Şu halde mü'minlerden iki gurup çarpışırsa, aralarını bulun; fakat bir taraf diğerinin hakkına saldırırsa, siz de o haksız taraf ile Allah'ın emrine dönünceye kadar çarpışın; ama eğer (saldırganlıktan) vazgeçerse, tarafların arasını adaletle ayırın ve (bunun için gerekirse) kendi hakkınızdan feragat edin: çünkü Allah (barış için) fedarlık edenleri sever.
Mustafa İslamoğlu