Mekke döneminde inmiştir. 123 âyettir. Sûre, adını içinde söz konusu edilen Hûd peygamberden almıştır.


وَلَئِنْ أَذَقْنَاهُ نَعْمَاء بَعْدَ ضَرَّاء مَسَّتْهُ لَيَقُولَنَّ ذَهَبَ السَّيِّئَاتُ عَنِّي إِنَّهُ لَفَرِحٌ فَخُورٌ ﴿١٠﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve le in ezaknâ-hu na'mâe ba'de darrâe messet-hu le yekûlenne zehebe es seyyiâtu an-nî inne-hu le ferihun fahûrun
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve le ve muhakkak ki
in ezaknâ-hu ona tattırırsak
na'mâe bir ni'met
ba'de sonra
darrâe sıkıntı
messet-hu onu dokundurduğumuz
le yekûlenne muhakkak derler ki
zehebe es seyyiâtu kötülükler gitti
an-nî benden
inne-hu muhakkak o
le ferihun şımarıktır
fahûrun çok övünen (kendini çok metheden) böbürlenen

Ve eğer ona darlık isabet ettikten sonra, ona ni’met tattırırsak, mutlaka: “Kötülükler benden gitti.” der. Muhakkak ki o, şımarık bir övünen (böbürlenen)dir.

HÛD SURESİ 10. Ayeti Seyyid Kutub Meali

Eğer insanın başına gelen bir sıkıntının ardından kendisine mutluluk tattıracak olursak, kesinlikle «Kötü günler artık geride kaldı» diyecektir. İnsan gerçekten kendini beğenmiş bir şımarıktır.

Seyyid Kutub