HÛD SURESİ 20. Ayeti Ali Fikri Yavuz Meali
Mekke döneminde inmiştir. 123 âyettir. Sûre, adını içinde söz konusu edilen Hûd peygamberden almıştır.
أُولَئِكَ لَمْ يَكُونُواْ مُعْجِزِينَ فِي الأَرْضِ وَمَا كَانَ لَهُم مِّن دُونِ اللّهِ مِنْ أَوْلِيَاء يُضَاعَفُ لَهُمُ الْعَذَابُ مَا كَانُواْ يَسْتَطِيعُونَ السَّمْعَ وَمَا كَانُواْ يُبْصِرُونَ ﴿٢٠﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
ulâike
lem yekûnû
mu'cizîne
fî el ardı
ve mâ kâne
lehum
min dûni allâhi
min evliyâe
yudâafu
lehum
el azâbu
mâ kânû
yestetîûnes sem'a
ve mâ kânû
yubsirûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ulâike | onlar |
lem yekûnû | değildir, olmazlar, olamazlar |
mu'cizîne | aciz bırakanlar |
fî el ardı | yeryüzünde |
ve mâ kâne | ve yoktur, olmaz |
lehum | onlara |
min dûni allâhi | Allah'tan başka |
min evliyâe | velîlerden, dostlardan (bir dost) |
yudâafu | kat kat ziyadeleştirilir, arttırılır |
lehum | onlara |
el azâbu | azap |
mâ kânû | olmadılar |
yestetîûnes sem'a | işitmeye güç yetirirler (sem'î hassaları çalışır) |
ve mâ kânû | ve olmadılar |
yubsirûne | görüyorlar (basar hassaları çalışıyor) |
İşte onlar, yeryüzünde (Allah’ı) aciz bırakacak değiller. Ve onların Allah’tan başka dostları olmadı. Onlara azap kat kat arttırılır. Onlar işitmeye güç yetiremediler (sem’î hassaları çalışmadı). Ve onlar göremediler (basar hassaları çalışmadı).
HÛD SURESİ 20. Ayeti Ali Fikri Yavuz Meali
Bunlar, Allah dünyada kendilerine azab etmek istediği zaman, onu âciz bırakacak değillerdir. Kendilerini azabdan kurtaracak, Allah’dan başka hiç bir yardımcıları da yoktur. Onlara kat kat azab edilir. Çünkü dünyada, hakkı işitmeğe tahammül etmezler ve gerçeği göremezlerdi.
Ali Fikri Yavuz