HÛD SURESİ 31. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Mekke döneminde inmiştir. 123 âyettir. Sûre, adını içinde söz konusu edilen Hûd peygamberden almıştır.
وَلاَ أَقُولُ لَكُمْ عِندِي خَزَآئِنُ اللّهِ وَلاَ أَعْلَمُ الْغَيْبَ وَلاَ أَقُولُ إِنِّي مَلَكٌ وَلاَ أَقُولُ لِلَّذِينَ تَزْدَرِي أَعْيُنُكُمْ لَن يُؤْتِيَهُمُ اللّهُ خَيْرًا اللّهُ أَعْلَمُ بِمَا فِي أَنفُسِهِمْ إِنِّي إِذًا لَّمِنَ الظَّالِمِينَ ﴿٣١﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve lâ ekûlu | ve ben demiyorum |
lekum | size |
indî | yanımdadır |
hazâin allâhi | Allah'ın hazineleri |
ve lâ a'lemu el gaybe | ve gaybı bilmiyorum |
ve lâ ekûlu | ve ben demiyorum |
in-nî | muhakkak ben |
melekun | bir melek |
ve lâ ekûlu | ve ben demiyorum |
lillezîne (li ellezîne) | o kimselere |
tezderî | hakir görürsünüz |
a'yunu-kum | sizin gözleriniz |
len yu'tiyehum allâhu | Allah onlara hiç vermeyecek |
hayran | bir hayır |
allâhu | Allah |
a'lemu | bilir |
bi-mâ | şeyleri |
fî enfusi-him | onların nefslerindekileri |
in-nî | muhakkak ben |
izen | o taktirde, öyleyse |
le | mutlaka, elbette |
min ez zâlimîne | zalimlerden |
Ve size: “Allah’ın hazineleri yanımdadır.” demiyorum. Ve gaybı bilmiyorum ve: “Muhakkak ki; ben bir meleğim.” demiyorum. Ve gözlerinizin hakir gördüğü kimselere (Allah’a ulaşmayı dileyenlere): “Allah asla bir hayır vermeyecek.” demiyorum. Onların nefslerindekileri Allah bilir. O taktirde (doğruyu söylemezsem) muhakkak ki; ben, elbette zalimlerden olurum.
HÛD SURESİ 31. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Öte yandan, Allah'ın hazineleri benim yanımdadır demiyorum. Akılla bilinemeyen gerçekleri de bilirim demiyorum, bir melek olduğumu da asla söylemiş değilim. O sizin hor gördüğünüz kimselere, Allah'ın bir hayır ulaştırmayacağını ise, zaten söyleyemem. Çünkü Allah, onların içyüzünü daha iyi bilir. Eğer bu tür şeyler söyleyecek olsaydım, kuşkusuz yaradılış gayesine aykırı davrananlardan biri olurdum.”
Abdullah Parlıyan