Mekke döneminde inmiştir. 123 âyettir. Sûre, adını içinde söz konusu edilen Hûd peygamberden almıştır.


تِلْكَ مِنْ أَنبَاء الْغَيْبِ نُوحِيهَا إِلَيْكَ مَا كُنتَ تَعْلَمُهَا أَنتَ وَلاَ قَوْمُكَ مِن قَبْلِ هَذَا فَاصْبِرْ إِنَّ الْعَاقِبَةَ لِلْمُتَّقِينَ ﴿٤٩﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

tilke min enbâi el gaybi nûhî-hâ ileyke mâ kunte ta'lemu-hâ ente ve lâ kavmu-ke min kabli hâzâ fasbır (fe isbır) inne el âkıbete li el muttekîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
tilke bunlar
min enbâi haberlerden
el gaybi gayb (bilinmeyen)
nûhî-hâ onu vahyediyoruz
ileyke sana
mâ kunte sen değildin
ta'lemu-hâ onu biliyorsun
ente sen
ve lâ ve değil
kavmu-ke senin kavmin
min kabli daha önce
hâzâ bu
fasbır (fe isbır) artık sabret
inne muhakkak ki
el âkıbete akıbet, sonuç,
li el muttekîne takva sahiplerinin

İşte bunlar, sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Sen ve senin kavmin, bundan önce onu bilmiyordunuz. Artık sabret, muhakkak ki (güzel) sonuç, takva sahiplerinindir.

HÛD SURESİ 49. Ayeti Ali Ünal Meali

(Ey Rasûlüm!) Bütün bunlar, görüp yaşamadığınız ve hakkında kesin bilgi sahibi olmadığınız (gayb) haberlerine dahildir ki, Biz onları sana vahyediyoruz. Bundan önce ne sen, ne de senin halkın onları bilmezdiniz. (Rasûllerin tebliğ vazifelerini yerine getirmeleri, kavimlerinin onlara olan tepkisi ve neticeler hususunda değişen bir şey olmadığına göre) sen, (maruz kaldığın bütün kötülüklere ve inkârda diretmelere karşı) sabret. Nihaî kazanç, elbette kalbleri Allah’a karşı saygıyla dopdolu olan, O’na itaatsizlikten, dolayısıyla O’nun azabından sakınanlar içindir.

Ali Ünal