Mekke döneminde inmiştir. 123 âyettir. Sûre, adını içinde söz konusu edilen Hûd peygamberden almıştır.


وَلَئِنْ أَخَّرْنَا عَنْهُمُ الْعَذَابَ إِلَى أُمَّةٍ مَّعْدُودَةٍ لَّيَقُولُنَّ مَا يَحْبِسُهُ أَلاَ يَوْمَ يَأْتِيهِمْ لَيْسَ مَصْرُوفًا عَنْهُمْ وَحَاقَ بِهِم مَّا كَانُواْ بِهِ يَسْتَهْزِؤُونَ ﴿٨﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve le in ahharnâ an-hum el azâbe ilâ ummetin ma'dûdetin le yekûlunne yahbisu-hu e lâ yevme ye'tî-him leyse masrûfen an-hum ve hâka bi-him mâ kânû bi-hî yestehziûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve le in ve eğer, gerçekten
ahharnâ biz erteledik, tehir ettik
an-hum el azâbe onlardan azabı
ilâ ummetin bir ümmete (bir topluma)
ma'dûdetin sayılı (bir zaman), belli bir müddet
le yekûlunne muhakkak derler ki
nedir
yahbisu-hu onu (hapseden), tutan, men eden
e lâ değil mi
yevme ye'tî-him onlara geldiği gün
leyse değil
masrûfen çevrilecek, uzaklaştırılacak
an-hum onlardan
ve hâka ve kuşattı
bi-him onları
mâ kânû oldukları şey
bi-hî onunla
yestehziûne alay ediyorlar

Ve eğer bir ümmete azabı, (onlardan) belli bir süre ertelesek (tehir etsek), mutlaka: “Onu tutan (men eden) nedir?” derler. Onlara azap geldiği gün, onlardan uzaklaştırılacak değil. (Öyle) değil mi? Onunla alay etmiş oldukları şey, onları kuşattı (ihata etti).

HÛD SURESİ 8. Ayeti Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ve eğer onlardan azabı, belirlenmiş bir süreye kadar ertelesek, mutlaka şöyle diyeceklerdir: "Onu erteleyen de ne?" Gözünüzü açın, azap onlara geldiği gün, kendilerinden geri çevrilecek değildir. Ve alay edip durdukları şey, kendilerini sarmış olacaktır.

Yaşar Nuri Öztürk