İBRÂHÎM SURESİ 18. Ayeti Ahmet Tekin Meali
Mekke döneminde inmiştir. 52 âyettir. İçinde Hz. İbrahim'den ve ailesinden söz edildiği için bu adı almıştır.
مَّثَلُ الَّذِينَ كَفَرُواْ بِرَبِّهِمْ أَعْمَالُهُمْ كَرَمَادٍ اشْتَدَّتْ بِهِ الرِّيحُ فِي يَوْمٍ عَاصِفٍ لاَّ يَقْدِرُونَ مِمَّا كَسَبُواْ عَلَى شَيْءٍ ذَلِكَ هُوَ الضَّلاَلُ الْبَعِيدُ ﴿١٨﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
meselu
ellezîne keferû
bi rabbi-him
a'mâlu-hum
ke ramâdin
işteddet
bi-hi
er rîhu
fî yevmin
âsıfin
lâ yakdirûne
mimmâ (min mâ)
kesebû
alâ
şey'in
zâlike
huve
ed dalâlu
el baîdu
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
meselu | mesele, durum |
ellezîne keferû | inkâr edenler, kâfir olanlar |
bi rabbi-him | Rab'lerini |
a'mâlu-hum | onların amelleri, yaptıkları |
ke ramâdin | kül gibi |
işteddet | savurdu |
bi-hi | onu |
er rîhu | şiddetli rüzgâr |
fî yevmin | gün içinde, günde |
âsıfin | fırtına |
lâ yakdirûne | kadir olamazlar, güç yetiremezler |
mimmâ (min mâ) | şeyler |
kesebû | kazandılar |
alâ | üzerine |
şey'in | şey(ler) |
zâlike | işte bu, işte |
huve | o |
ed dalâlu | dalâlet |
el baîdu | uzak |
Rab’lerini inkâr edenlerin amellerinin durumu, fırtınalı bir günde şiddetli rüzgârın savurduğu kül gibidir. İktisab ettiklerinden (kazandıklarından) bir şeye kaadir olamazlar. İşte o “uzak dalâlet”tir.
İBRÂHÎM SURESİ 18. Ayeti Ahmet Tekin Meali
Rablerini inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin durumu, işledikleri amelleri, tıpkı fırtınalı bir günde, rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. Yaptıkları iyiliklerin, kazandıkları hayırların karşılığında hiçbir şey elde edemezler. Başına buyruk yaşayarak büsbütün hak yoldan uzaklaşma, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih işte budur.
Ahmet Tekin